Tabi Brendan Rowe'un nerde olduğunu söylersen. | Open Subtitles | إن أخبرتني أين يمكنني أن أجد، براندن رووْ |
Bana bu makbuzun ne için olduğunu söylersen, giderim. Seni rahat bırakırım. | Open Subtitles | إن أخبرتني لأيّ شيء هذا الإيصال فسأذهب، سأدعكَ وشأنكَ |
Özür dileyemediğin şeyin ne olduğunu söylersen ben de oğlunu ararım. | Open Subtitles | سوف اقوم بالمكالمه إن أخبرتني مالذي لا تستطيع أن تتأسف من أجله |
Ne için olduğunu söylemezsen sana yardımcı olamam. | Open Subtitles | لا أستطيعُ مساعدتُك إلا إن أخبرتني |
Ne için olduğunu söylemezsen sana yardımcı olamam. | Open Subtitles | لا استطيعُ مساعدتُك إلا إن أخبرتني |
Parayı nereden aldığınızı söylerseniz çok minnettar olurum. | Open Subtitles | سأكون ممتناّ إن أخبرتني من أين جئت بها |
Eğer söylersen, Torba da fazladan 5.000 papel var. | Open Subtitles | هناك 5 آلاف دولار في الحقيبة إن أخبرتني |
Ofisimdeydim, gece boyu çalıştım. Neler olduğunu söylersen memnun olacağım. | Open Subtitles | كنتُ أعمل في مكتبي طوال الليل وأقدِّرُ لكَ إن أخبرتني ماذا فعلت |
Eğer bir daha federal olduğunu söylersen seni kendim geberteceğim. | Open Subtitles | ...إن أخبرتني أنك من المكتب مرة آخرى فسأبرحك ضرباً بنفسي |
- Eğer bana neler olduğunu söylersen, sana yardımım dokunabilir. | Open Subtitles | إن أخبرتني ماذا يحدث فقد يكون بإمكاني مساعدتكِ |
Bak, bana bu makbuzun ne için olduğunu söylersen, giderim. | Open Subtitles | إن أخبرتني لأيّ شيء هذا الإيصال فسأذهب |
Bana tüm bunların ne hakkında olduğunu söylersen... | Open Subtitles | إن أخبرتني عن ماذا يدورُ كل هذا |
Böyle söylerseniz, kesinlikle inmem sizi andavallar! | Open Subtitles | , إن أخبرتني بذلك ! لن أنزل بالتأكيد , أغبياء |
Bana şimdi söylerseniz, bunu zamanlık bildiri olarak nitelendireceğim. | Open Subtitles | إن أخبرتني الآن، سأعتبره تصريح مؤقت. |
Kelly, Eğer söylersen, daha az ceza alacaksın. | Open Subtitles | كيلي)، إن أخبرتني سأقلل عقوبتك) |