ويكيبيديا

    "إن كل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Her
        
    • Tüm
        
    • bütün
        
    • Tek
        
    Eğer hayatını dolu dolu yaşadıysan ve artık Her gün birbirinin aynı görünüyorsa Open Subtitles إذا كان عندك ما يكفي من حياتك إن كل يوم يبدو بنفس الشكل
    Alex. Ülkedeki Her haber kanalının seninle konuşmak istediğini söylüyor. Open Subtitles يقول إن كل شبكة إخباريّة في البلاد تنشد تعليقًا منك.
    Ve siz Her şey yoluna girecek diyorsunuz, öyle mi? Open Subtitles و تقولين لي إن كل شيء سيكون على مايرام ؟
    Yani teknik olarak Tüm vertebralar aslında balık, yani siz de balıksınız, ben de. TED لذا بشكل عملي، إن كل الفقريات أسماك، لذلك بشكل عملي، أنا وأنتم أسماك.
    bütün akarsular en sonunda okyanusa ulaşır çünkü okyanus onlardan alçaktadır. TED إن كل التدفقات تجري في النهاية إلى المحيط لأنها أقل منه.
    Ceza davalarında olan Her şey bu Tek karardan ortaya çıkar. TED إن كل ما يحدث في القضايا الجنائية مترتب على هذه القرار الوحيد.
    Ama şimdi gelme sebebim, ağzından çıkan Her kelimenin yalan olması. Open Subtitles والآن وجدت إن كل كلمة خرجت من فمك كانت كذبةُ لعينة
    Annem ve babam boşandığında annem Her şey aynı kalacak, dedi. Open Subtitles عندما انفصل والداي قالت أمي إن كل شيء سيكون على حاله
    Birimden taburcu olan Her hasta, coşkulu bir sevinç anı demekti. TED إن كل خروج من الوحدة كان لحظة الابتهاج.
    Bunlardan birisi, bu bitkilerin Her biri kuraklık toleranslı yapmak istediğim bir tahıl için bir model teşkil ediyor. TED أحدها إن كل واحدة من هذه النباتات تخدم كنموذج لمحصول أريد منه أن يصبح مقاوما للجفاف.
    Mesela, ırkçılığın olduğu Güney Afrikada siyahi Güney Afrikalılar sürekli bomba altındalar. Onlara şu mesaj verilir, siyahilerin yönettiği Her ülke başarısızlığa mahkumdur. TED مثلاً، في جنوب أفريقيا العنصرية ، كان يتم إفهام الأفارقة السود باستمرار بالرسالة التي تقول إن كل بلد يحكمه السود يكون مصيره الفشل.
    Her birimizin hayatı sekteye uğrayacak, bu bir teşhisin paraşüt ipini açmasıyla da olsa bizi yere seren herhangi başka bir çeşit kalp kırıklığı veya travmayla da. TED إن كل واحد منّا يعيش حياته على مراحل، حين يفاجئنا التشخيص بمرض ما أو نصاب بفجيعة أو اضطراب يطرحنا أرضًا.
    Her topluluk propagandaları gerçek olarak kabul etmeye açıktır ve propagandanın gerçeği değiştirdiği hiçbir toplum gerçek anlamda özgür olamaz. TED إن كل مجتمع ضعيف في أن يصدق الدعايات كحقيقة حيث إن كل مجتمع تفشى فيه الدعاية الكاذبة لا يمكن أن يكون حراً حقاً
    Tecrübelerime göre kelimenin tam anlamıyla Her şey mümkün. TED من خلال تجربتي، إن كل شيءٍ في الإمكان منالُـهُ.
    Her şey raporda yazıyor. Çok çeşitli kanıtlar bulunmuş. Open Subtitles إن كل شئ مدون فى التقرير لقد وجدوا دليل لحفل مختلط
    Kanuna göre, Her toprak sahibi, hizmetime asker göndermek, veya gümüş üzerinden vergi ödemek zorunda, Open Subtitles ينص القانون على إن كل مالك أرض ملزم بإرسال الجنود لأداء الخدمة لي أو دفع ضريبة من الفضة، فهل هذا صحيح؟
    Sana keyif, kan, katliam ve Her şey olsun diye. Open Subtitles إن كل شئ يتماشى مع ذوقك الدماء ، المذابح و كل شئ
    Ah Avdotya Romanovna! Her şey tepetaklak olmuş durumda. Open Subtitles اوه يا أفدوتيا رومانوفنا, إن كل شيء قد اختل الان واضطرب
    Anlaşılan Tüm arkadaşları bunu yapıyor ve annem benim de yaptığımı söyledi ve bu bana şunu düşündürdü: Bunu yapmayı ne zaman bıraktım? TED و يبدو إن كل أصدقائها يقومون بذلك وقد أخبرتني والدتي إني أيضاً كنت أفعل ذلك و هذا دعاني للتفكير متى توقفت عن فعل ذلك ؟
    Yaşamış Tüm insanlardan çok büyük bir çoğunluğu, burada yaptığımız şeyi, anlaşılmaz, akılalmaz bulurdu. TED إن كل البشر الذين خاضوا الحياة، أو لو أن غالبيتَهم الكاسحةَ رأت ما نقوم به هنا اليوم لَما وَعَوْه ولا صدّقوه.
    Güzel. Yani bütün birikimimi harcamam gerekiyor ama buna değer. Open Subtitles حسنًّا ، أعني ، إن كل شىء أمتلكه فى مداخرتي،
    Yapmak istediği Tek şeyin Siftable'ları üst üste dizmek olduğunu anlıyoruz. TED تبين إن كل ما يريد عمله هو تكديس السفتبلس فوق بعضها البعض.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد