Senin iyi olup olmadığına bakmak için geri döndüğümde salyan ve kanlar içinde yerde yatıyordun. | Open Subtitles | وقد عدت لأرى إن كنت بخير وها أنت ذا ممداً على الأرضية ملطخاً بالدم وتهذي |
Demek istediğim bir deprem oldu ve iyi olup olmadığını bile bilmiyorum ve çocuğumu taşıyorsun. | Open Subtitles | أعني، كان هنالك هزة أرضية ولا أدري إن كنت بخير أم لا وأنت تحملين طفلي |
Evet ama ben iyi misin diye görmek istedim seni. | Open Subtitles | أجل، ولكني رغبت أن أرى إن كنت بخير |
İyi misin diye bakmak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط معرفة إن كنت بخير. |
Bana iyi olup olmadığımı nasıl sorarsın? | Open Subtitles | كيف يمكنكِ سؤالي إن كنت بخير ؟ |
ve iyi olup olmadığımı sormayı. | Open Subtitles | توقف عن سؤالي إن كنت بخير فأنا بخير |
Sadece iyi misin, bilmek istiyorum. Bana anlatabilirsin, değil mi? | Open Subtitles | أريد أن أعلم إن كنت بخير فحسب بإمكانك أن تخبرني بذلك، أليس كذلك؟ |
İyi olup olmadığına bakmak için durdum. | Open Subtitles | أردت التوقف فحسب لأرى إن كنت بخير |
Biri daha iyi misin diye sorarsa yumruğu geçireceğim. | Open Subtitles | إن كنت بخير سوف أضربه |
- Hayır, iyi misin diye soruyorum. | Open Subtitles | كلا أسأل إن كنت بخير |
İyi misin diye soracaktım, velet. | Open Subtitles | أسألك إن كنت بخير |
Gerçekten iyi olup olmadığımı mı soruyorsun? | Open Subtitles | هل تسألينني بجدية إن كنت بخير ؟ |
İyi olup olmadığımı bilmek istiyormuş. | Open Subtitles | ارادت ان تعرف إن كنت بخير |
İyi olup olmadığımı sordular. | Open Subtitles | أرادوا أن يعلموا إن كنت بخير. |
- Sadece iyi misin bilmek istiyorum. | Open Subtitles | - أريد أن أعرف إن كنت بخير . |