Benim için her şey bu değil. | Open Subtitles | . لكن أنا أعتقد إن هذا ليس كل شيء |
Benim görevim bu değil, madam. Ama hiç sözümüzü geçiremiyoruz! | Open Subtitles | إن هذا ليس دوري سيدتي - لكننا لا نستطيع السيطرة عليه - |
Hey, bu Charnier dediğin, her şeyden önce adı bu değil. | Open Subtitles | و هذا (شانير) الذي تبحث عنه، إن هذا ليس أسمه الحقيقي. |
Hadi ama, bu korkunç değil ki? | Open Subtitles | -هيا إن هذا ليس مخيفاً أهو كذلك ؟ |
Brad, bu Yunan kaftanı değil ki. | Open Subtitles | براد" إن هذا ليس" رداءاً إغريقياً |
- Bizim köpeğimiz değil ki. | Open Subtitles | إن هذا ليس كلبنا. |
Kötü haber bu değil. | TED | إن هذا ليس بالخبر السيىء. |
Görmeyi umduğun bu değil miydi? | Open Subtitles | إن هذا ليس ما توقعت أن اراه |
Çalıştığım konu bu değil. | Open Subtitles | إن هذا ليس ما أقوم بتدريسه |
Ağabeyinin istediği bu değil. | Open Subtitles | إن هذا ليس ما يريده أخيك |
Korkunç olan bu değil. | Open Subtitles | إن هذا ليس الجزء المخيف |
- Aslında adı bu değil... | Open Subtitles | إن هذا ليس إسم ال |
Aşçılık bu değil. | Open Subtitles | إن هذا ليس مطبخ. |
Beni endişelendiren bu değil. | Open Subtitles | ...إن هذا ليس هو ما يقلقنى |
Senin, Roland veya herhangi biri için değil ki. | Open Subtitles | (إن هذا ليس لأجلكِ ولا لـ (رولاند ولا لأي شخص |
Senin kabahatin değil ki, Mouth. | Open Subtitles | (إن هذا ليس خطأك يا (ماوث |