Neden bir şirket olarak dünya üzerinde olumlu bir etki yaratmak istemeyelim ki? | TED | لماذا قد نود أن يكون لنا تأثير إيجابي على العالم كشركة؟ |
Gözlemlediğim şey şuydu: mağdurları bir çatışma bölgesinden barış içindeki bir ülkeye götürmenin hepsi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olması. | TED | ما لاحظته كان نقل الضحايا من منطقة الصراع إلى بلد في سلام كان له تأثير إيجابي على كل منهن. |
Ancak bu saldırıların yağmur ormanının çeşitliliği üzerinde olumlu bir etkisi vardır. | Open Subtitles | لكن هذه الهجماتِ لَها تأثير إيجابي على تنويعِ الغابةَ |
Her şeyi, zanaatkarların hayatına pozitif bir katkı sağlamak için başlatmıştım. | TED | بدأت كل شيء لخلق تأثير إيجابي. على حياة الحرفيين. |
..bunun kardiyovasküler ve solunum yolları rahatsızlıklarında pozitif etkisi olduğu.. | Open Subtitles | وهذا له تأثير إيجابي على وعاء القلب والأمراض التنفسية |
Anlaşılan süreci ikimizin de anlaması operasyonun başarılı olma ihtimalinde olumlu bir etkide bulunuyormuş. | Open Subtitles | من الواضح أن فهمنا المشترك للعملية لديه تأثير إيجابي على نجاح الإجراء |
Anlaşılan süreci ikimizin de anlaması operasyonun başarılı olma ihtimalinde olumlu bir etkide bulunuyormuş. | Open Subtitles | على ما يبدو فهمنا المشترك للعملية... لديه تأثير إيجابي على معدل نجاح الإجراء. |
Bu yarasa kılıklı her kimse, halk üzerinde olumlu bir etki bıraktı. | Open Subtitles | أياً كان ذلك الرجل الوطواط فله تأثير إيجابي على الناس |
Özür dilerim. Çevrendeki dünya üzerinde olumlu bir etkin olduğuna dair hiçbir iz yok. | Open Subtitles | ليسَ هناكَ ما يدل أن لديكَ تاثير إيجابي على الناس من حولك |
Özür dilerim. Çevrendeki dünya üzerinde olumlu bir etkin olduğuna dair hiçbir iz yok. | Open Subtitles | ليسَ هناكَ ما يدل أن لديكَ تاثير إيجابي على الناس من حولك |
Yaptıklarınızın oğlunuz üzerinde olumlu etkisi olduğuna emin olmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تكوني متأكّدة أن ما تفعلينه له تأثير إيجابي على ابنكِ |
10 yolcudan 9'u, 10'da 9 diyorum, Gojek'in toplum üzerinde olumlu bir etkisi olduğuna inanıyor. | TED | و9 من أصل 10 مستهلكين - 9 من أصل 10 - يؤمنون أن جوجيك له تأثير إيجابي على المجتمع ككل. |
Bu yüzden, biraz işletmelerin neler yapabileceğinden ve IKEA gibi şirketlerin neler yapabileceğinden bahsedeceğim. Yaptığımız işe, dünya üzerinde olumlu etki bırakacak şekilde yön vermek üzere "insan ve gezegen pozitif" adında bir sürdürülebilirlik stratejimiz var. | TED | لذا سوف أتحدث قليلاً حول ما يستطيع مجال الأعمال فعله وما تستطيع شركة كـإيكيا فعله، ولدينا استراتيجية للاستدامة تدعى " الناس والكوكب بإيجابية" للمساعدة في توجيه أعمالنا ليكون لها تأثير إيجابي على العالم. |
Halihazırda öğrendiğimiz her şeyi yeniden öğrenmek çok ağır bir yükmüş gibi görünebilir -- ve inanın bana kısa vadede gerçekten öyleydi -- Ama hiç olmazsa hayatımdaki geri kalan her şeye karşı yaklaşımım üzerinde olumlu bir etkisi olmuştu. | TED | في حين أنَّ إعادة تعلّم كل حركة تم صقلها في أي وقت مضى قد تبدو كمهمة بالغة الأهمية... وصدقوني، كانت كذلك على المدى القصير... إلََّا أن ذلك كان لديه تأثير إيجابي على المسار الذي وصلت إليه في حياتي على صعيد كل شيء آخر. |
Yapımcılar filmin içine 10 dakikalık pozitif yönlü siyah insan rolü eklesinler yoksa ülke genelinde siyah sinemaseverlerin katılacağı bir grev düzenleyeceğiz. | Open Subtitles | المنتجون يضعوا نموذج دور أسود إيجابي على تلك الشاشة في الدقائق الـ10 التالية أو سننظم إضراب على اتساع الدولة لرواد السينما السود |
Aynayla kaplı bir zeminde pozitif yansıma, güven, mutluluk, seks. | Open Subtitles | إنعكاس إيجابي على المرآة الثقة ، السعادة ، الجنس |
Anlaşılan süreci ikimizin de anlaması operasyonun başarılı olma ihtimalinde olumlu bir etkide bulunuyormuş. | Open Subtitles | ...على ما يبدو فهمنا المشترك للعملية لديه تأثير إيجابي على معدل نجاح .الإجراء |