| Bu dava kapandı Ellie. Yerimi tutun çocuklar. Tuvalete gideceğim. | Open Subtitles | هذه القضية أغلقت, إيلى دافعوا عن الحصن يا أولاد, أنا ذاهب إلى حمام الرجال |
| Bak, Ellie kabul etmiyor ama... geçen geceden beri bazı değişiklikler oldu. | Open Subtitles | حسناً, أنظر. إيلى لا تريد الإعتراف بهذا لكن منذ تلك الليلة و كل شىء يختلف |
| Ellie eve gitme. Ben Zipper'a bulaştırdım ve o da kurtadam oldu. | Open Subtitles | إيلى, لا تذهبى للمنزل لقد أصبت زيبر و لقد أصبح مستذئب |
| Sana yeniden yaşaman için bir neden verdim Ellie ve bunu yapmaya da devam edebilirim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك سبباً لتعيشين يا إيلى و مازال بإمكانى أن أفعل هذا من أجلك |
| Burada ne yapıyorsunuz, Bayan Ali? | Open Subtitles | ما الذى تفعلينه هُنا , يا أنسة إيلى ؟ |
| Bak, Ellie, başına gelen her şey için üzgünüm. | Open Subtitles | انظرى يا إيلى ، أنا فى غاية الأسف لكل ما تمرين به |
| Ellie'nin bunu senden duyması kendi başına öğrenmesinden daha iyi. | Open Subtitles | من الأفضل ان تعرف "إيلى" منك أفضل ان تعرف بنفسها |
| Beni saf dışı bıraktılar, Ellie'yi arabalarına koydular ve uzaklaştılar. | Open Subtitles | لقد هجموا عليّ وقيدونى, ووضعوا "إيلى" ف سيارتهم, وذهبوا بعيداً. |
| Ellie'nin arkadaşının babası onun bununla ne işi olabilir? | Open Subtitles | والد أحد أصدقاء إيلى لماذا عليه أن يتورط ف هذا ؟ |
| Bu, seninle benim aramızdaki, çok özel Ellie ve seni yitirmek istemiyorum. | Open Subtitles | هذا مميز يا إيلى ولا أريد أن أفقدك |
| Bağışla, ama seninle konuşmam gerek Ellie. | Open Subtitles | آسف, لكن أنا بحاجه لأتحدث معكِ يا إيلى |
| Biliyorum ama Ellie, her şeyi açıklayabilirim. | Open Subtitles | أعلم, لكن يا إيلى يمكننى شرح كل شىء إيلى! إيلى. |
| - Bilmiyorum. Kendimi Ellie'ye bir şey borçluymuşum gibi hissetmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ، أنا لا أشعر أننى مدينة ل(إيلى) بشئ |
| Annem öldü. Jake beni terk etti. Ellie yalan söyledi. | Open Subtitles | فأمى ماتت ، و (جايك) رحل ، و (إيلى) كذبت |
| Evet, dinle. Ellie'yi görmeye gittiğinde yanında olacağıma söz vermiştim. | Open Subtitles | (نعم ، اسمعى ، لقد وعدتها أن أذهب معها ل(إيلى |
| Ellie az bulunan bir isim istediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت"إيلى" أنها تريد الأسم أن يكون اصليا أليس كذلك؟ |
| Bebekle evde oturmak Ellie'nin çileden çıkmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | كونى فى المنزل مع الطفله جعلت "إيلى" تجن قليلاً |
| Ellie'nin bakmadığı bir anda hard diski çıkarıp boş bir tane tak. | Open Subtitles | بدل القرص الصلب للحاسب بأخر فارغ بينما "إيلى" غير منتبهه |
| Ellie, bu planı unutalım ve gerçekten yemeğe gidelim. | Open Subtitles | إيلى" دعينا نترك هذه" الخطه ونذهب للعشاء بالفعل |
| - İyi misin, Ali? - Evet. İyiyim. | Open Subtitles | . هل أنتى بخير , يا إيلى - . نعم , إننى بخير - |
| Eli Gould bu sabah ölü bulundu. | Open Subtitles | عُثر على إيلى جولد قتيلا هذا الصباح |