Onu bize sayılar, harfler hiyeroglifler şeklinde, nasıl istersen öyle verebilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ إعطاؤنا إيّاه بالأرقام أو الحروف أو اللغة الهيروغليفية، كما تشائين. |
Hançer... onu bize vermelisin ki bu savaşı daha başlamadın durdurabilelim. | Open Subtitles | الخنجر، نريدكِ أنْ تعطينا إيّاه لنوقف هذه المعركة قبل أنْ تبدأ |
Dünyanın tüm sorunlarını çözemezler, ama bence bize öğretecekleri önemli şeyler var. | TED | لا يمكنها حلّ جميع المشاكل في العالم، ولكن أعتقد أن لديهم شيء مهم ليعلّمونا إيّاه. |
Al o cihazı... Yanında taşıdığı o telefonu! - ve onu bana ver. | Open Subtitles | اجلب ذلك الجهاز الذي تحمله معها وأعطني إيّاه |
Çünkü onu bana veren adamla ilgili hiçbir anım kalsın istemiyorum. | Open Subtitles | لأنّي لا أريد تذكّر الرجل الذي أهداني إيّاه. |
Bunu söylemek, Size satmak istediğim şeyi bedava vermek olur. | Open Subtitles | سيعتبر هذا إفصاحاً عن المكان وهذا ما أريد بيعك إيّاه |
Sen babamı arkadan vurmuştun. Ona göstermediğin saygıyı, ben sana göstereceğim. | Open Subtitles | لقد أرديت والدي بظهره وسأمنحك فضلاً لم تمنحه إيّاه قطّ |
Aile sevgisi ve Tanrı'nın bize bahşettiği bedenden başka sığınak yok. | Open Subtitles | ، لا ملجأ ، غير الحب العائلي والجسد الذي منحنا الله إيّاه |
Tanrım bize sevgin ve masamızdaki yemek için şükrederek... | Open Subtitles | شكراً لك يارب على نعمك وعلى الطعام الذي رزقتنا إيّاه |
bize söylemek istediğiniz bir şey yoksa, sizi rahatsız etmeyeceğiz. | Open Subtitles | ينبغي أنّ نمشي مُتثاقلين، ما لمّ يكن لديكِ شيء لتخبريني إيّاه. |
Sadece son bir kez birlikte olmamızı istedi bize göstereceği çok güzel bir olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد سألت فحسب عن ليلة واحدة أخيرة معًا قائلةً أن لديها مكان جميل لتُرينا إيّاه |
Hayır, bu suç mahallinden öte bir şey. bize gösterdiği her şeyin bir anlamı var. | Open Subtitles | كلاّ، إنّها أكثر من مجرّد مسرح جريمة، لكلّ ما يرينا إيّاه معنىً |
Tanrıların sesini fısıldarım. Karanlık ormandan bize bir amaç uğruna nasıl gönderildiğini Tanrıların seni kullanacağını söylerim. | Open Subtitles | سأهمس إليه، مُخبرةً إيّاه أنّكَ عُدت إلينا من الغابة الحالكة لحكمةٍ |
bize verdiğin cihaz işe yaradı. | Open Subtitles | الجهاز الذي أعطيتِنا إيّاه نجح في العمل. |
Kuralına göre oynadık. bize verdikleri bu oldu! | Open Subtitles | لقد لعبنا وفقاً للقواعد، وهذا جلّ ما أعطونا إيّاه. |
Haydi. Ver onu bana. | Open Subtitles | هيّا , امنحني إيّاه |
onu bana ver hemen. Tekrar söylemeyeceğim, Marcellus. | Open Subtitles | أعطني إيّاه فورًا، لن أكرر طلبي يا (مارسلاس). |
Size verebileceğim yapabileceğiniz şeylerle ilgili. | Open Subtitles | هذا ما أعطيك إيّاه. هذا ما يمكنه أن يصنعك. |
Beyler Size her ne ögrettiysem, um, çok seneler önce, | Open Subtitles | مهما علّمتكم إيّاه أيها السادة منذ سنوات طويلة |
Size anlatmaya çalıştığım da bu. Virüs yaptı. Bakın, bu bir YZ... bir yapay zeka. | Open Subtitles | هذا ما أحاول إفهامكم إيّاه القاتل هو الفيروس |
Babamı sırtından vurdun. Ben sana senin Ona göstermediğin nezaketi göstereceğim. | Open Subtitles | لقد أرديت والدي بظهره وسأمنحك فضلاً لم تمنحه إيّاه قطّ |
Bana sormak için o kadar gurur yapmasaydı Ona para verirdim. | Open Subtitles | المال الذي كنت قد أعطيها إيّاه لو أنها لم تكن فخور جداً لتسأل عنه |