Onun müşteri listesi hacklendi ve beş milyon dolarlık şantaj yedi. | Open Subtitles | تم اختراق قائمه عملائه وكان يجري ابتزازه مقابل خمسة ملايين دولار. |
Müşterilerinden birinin burada gizlice fotoğrafını çekse ve şantaj yapsa hala ihtiyatlı olduğunu söyler miydin? | Open Subtitles | من الحكمة للعميل أن يتم تصويره هنا ثم يتم ابتزازه |
o kötü kararlar veren, korkunç hatalar, ve şantaj yapan bir adam görecek | Open Subtitles | سيرى رجلا أساء الحكم واقترف حطأا بشعا ، وتم ابتزازه |
Madem bilmemi istemiyordun belki de ona şantaj yapmaya çalışmamalıydın. | Open Subtitles | ربما ان لم تريديني ان اعلم لم يكن عليكي محاولة ابتزازه |
Ve eğer böyle bir şey yaparsa adama bu sefer de bunun için şantaj yaparız. | Open Subtitles | وتخمين ما؟ إذا كان يفعل ذلك، سنذهب الى الوراء ونحن سوف ابتزازه لذلك أيضا. |
Eşyalarının iadesi için şantaj yapıldığından bayağı sarsılmış geliyordu sesi. | Open Subtitles | بدا مصدوماً حيال ذلك فقد تمّ ابتزازه من أجل استعادة أغراضه .. |
Bilmiyorum, ya onu tehdit ediyorlar ya da şantaj yapıyorlar ya da zihnini kontrol ediyorlar ya da... | Open Subtitles | وهو أيضا، لا أعرف هل قاموا بتهديده او ابتزازه أو سيطروا على عقله |
Belki onları birlikte gördü, ve ona şantaj yapmağa çalıştı. | Open Subtitles | ربما شاهدتهم معاَ وحاولت ابتزازه |
Araştırmalarıma göre bir intihar girişiminde bulunmuş olan küçük yaşlarında beri antidepresan kullanan dengesiz bir kadınla şantaj yapan bir adam görecek o kız diğer insanların Çin yemekleri için araması gibi intihar hattını arıyordu. | Open Subtitles | تم ابتزازه من قبل امرأة غير مستقرة ، حسب تقرير محقّقيّ كانت تتعاطى مضادات للإكتئاب منذ مراهقتها لديها تاريخ مع السلوك الإنتحاري |
Yolun ortasında şantaj yapmak sence doğru bir hareket mi? | Open Subtitles | {\pos(192,210)} هل تعتقدين أن الخطة مجرد ابتزازه في الشارع ؟ |
Bu yüzden de ona bu videoyla şantaj yapmaya çalışmışlar. | Open Subtitles | وحاولوا ابتزازه بالفيلم الذي صوروه |
Tuzak kurup ona şantaj yapacaktık. | Open Subtitles | لقد نصبنا له فخاً و حاولنا ابتزازه |
Tuzak kurup ona şantaj yapacaktık. Olmadı. | Open Subtitles | لقد نصبنا له فخاً و حاولنا ابتزازه |
Sizin için bir dosyam var. Belediye başkanına şantaj yapılıyor. | Open Subtitles | لدي قضية لكما العمدة يتم ابتزازه |
Ne için şantaj yapılmış? | Open Subtitles | لماذا؟ تم ابتزازه من أجل ماذا؟ |
Yani, belki de ölü adam Ona şantaj yapmaya çalıştı... | Open Subtitles | .. أعني، لربما حاول الرجل الميت ابتزازه |
Çünkü her o sıçan suratını gördüğümde, sana şantaj yaptığını hatırlıyorum ve gidip kollarını vücudundan koparasım geliyor. | Open Subtitles | -مالمانع؟ بسببِ كلّ مرةٍ أرى وجهه وجه الفأر، أفكرّ بشأنِ ابتزازه لك، |
Ana hedeflerinin şantaj olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد بان ابتزازه كان هدفهم الاساسي |
Safar'a da diğerlerine yaptığı gibi şantaj mı yapıyordu? | Open Subtitles | أذاً, "صفر" تم ابتزازه كالآخرين؟ |
Ona, öylece şantaj yapamazsın! | Open Subtitles | و لا يمكنك ابتزازه ببساطة |