Menajerin beni oraya yaklaştırmıyor, çünkü geçen sefer takip ettiğim Bulgar Meğer bir diplomatmış. | Open Subtitles | مديرك يمتلك تعهد بعدم الاقتراب ضدي أو شيء من هذا القبيل لأن الرجل البلغاري الذي تبعته آخر مرة اتضح انه دبلوماسي |
Meğer senaristlere kahve götüren bir görevliymiş. | Open Subtitles | ... اتضح انه الرجل الذي يجلب القهوه للكتاب |
Meğer hiç de kötü biri değilmiş. | Open Subtitles | في الاخير اتضح انه ليس سيئا على الاطلاق |
Sonuç olarak, son birkaç yıldır bizim daimi ortağımızın inanılmaz bir bestekar olduğu ortaya çıktı. Şimdiye kadar birçok beste yaptı. | TED | لذا . اتضح انه مؤلف بارع وخلال السنوات الأخيرة كان متعاون ثابت معنا. قام بتأليف الكثير من المقطوعات الموسيقية |
Adamın Noel Baba'yla yakın ilişkisi olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتضح انه كان عِنْدَهُ علاقة شخصية مَع سانتا. |
Kanserin ufak bir başlangıcı olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | بعض حلمات التذوق اتضح انه كان بداية للسرطان |
Bizi mezara o götürür derdim Meğer sen götürecekmişsin. | Open Subtitles | ستكون السبب في موتنا لكن اتضح انه انت |
Meğer tek istediği Pinter'a ödül falan vermekmiş. | Open Subtitles | (اتضح انه فقط هو اراد ان يعطي (بينتر جائزة او ماشابه |
Meğer bunca zaman boyunca Brooklyn'deki bir apartmanın bodrumundaymış. | Open Subtitles | اتضح انه كان في شقة بالطابق السفلي في (بروكلين) طوال الوقت |
Meğer Marmaduke'la burada yaşarmış. | Open Subtitles | اتضح انه يعيش مع "مارمادوك" |
Gittiğim tüp bebek merkezinde.... ...bir numaralı sperm donörü olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتضح انه الجهة المانحة الحيوانات المنوية رقم واحد في عيادة للخصوبة ذهبت ل. |
Sadece bir yalancı olduğu ortaya çıktı araba hakkında bağımlılık hakkında. | Open Subtitles | اتضح انه فقط كان كاذب بشأن السيارة بشأن كونه مدمناً |
Ancak o anda zil zurna sarhoştu ve gördüğünü iddia ettiği perinin boynuzları altı kıvrımlı ihtiyar, alacalı bir koyun olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكنه كان ثملاً جدا آنذاك والجنية التي يزعم أنه رأها اتضح انه خروف أبقع |
iPod Touch olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتضح انه كان في الحقيقة مجرد أيبود تاتش |
(Kahkaha) (Alkış) "Başarılamaz" sözünün yanlış olduğu ortaya çıktı. | TED | (ضحك) (تصفيق) "لا يمكن عمل ذلك " اتضح انه شعار خاطئ |