Biiliyorsun, yıllar önce, baban beni yanlışlıkla zinayla suçladı, beni sürgüne gönderdi, adıma zarar verdi. | Open Subtitles | أتعلم، قبل سنوات، اتهمني والدك خطئاً بالزنا، نفاني، حطم اسمي. |
Foreman beni hasta bakımını oyuna dönüştürmekle suçladı. | Open Subtitles | لقد اتهمني فورمان بأنني ألعب في العناية بالمريض |
Bunu durdurabileceğimi söyledi ve beni öz oğlumu öldürmekle suçladı. | Open Subtitles | وقال لي يمكننى وقفها ثم اتهمني بقتل ابني |
Gui onu savunduğum için beni sapkınlıkla itham etti. | Open Subtitles | عندها اتهمني برناردو جوي بالزندقة لأنني دافعت عنه |
Daha önce beni faydalı olmakla itham eden olmamıştı. | Open Subtitles | لم يسبق لأحد أن اتهمني بكوني مفيداً من قبل |
- Hayır, beni Rus köstebekliğiyle suçlayan MSO ajanına. | Open Subtitles | ـ لا ، بواسطة عميل لمكتب المسئولية المهنية الذي اتهمني بكوني جاسوسة روسية |
Ama o piskopos beni pedofiliyi savunmakla suçladı ve bu hiç de doğru değil. | Open Subtitles | لكن الاسقف اتهمني بالدفاع عن مشتهين الاطفال وهذا غير صحيح |
Hatta bazıları beni, bütün bunları uydurmakla suçladı ve bunun benim ''erkek düşmanlığı feminist planım'' olduğunu belirttiler. | TED | حتى أن البعض منهم اتهمني بتلفيق القصة كلها للدفع بها، وعلّقت لهم، "إنها أجندتي الأنثوية في كره الرجال." |
Neredeyse beni hafif meşrep olmakla suçladı. | Open Subtitles | لقد اتهمني بأنني امرأة مستهترة |
Beyefendi, bu polis memuru beni hırsızlıkla suçladı. | Open Subtitles | سيدي, هذا الضابط اتهمني بالسرقة |
Beni, senin dürüstlüğün ve açıksözlülüğünden nefret etmekle suçladı. | Open Subtitles | لقد اتهمني بكره أمانتكِ وصراحتكِ |
Evet, beni uyuşturucu kaçırmayla suçladı. | Open Subtitles | نعم، لقد اتهمني بتهريب المخدرات |
Frank Sullivan sokakta yanıma gelip beni ilişkisini ifşa etmekle suçladı. | Open Subtitles | لقد قابلت (فرانك سوليفان) في الطريق وقد اتهمني بأنني من فضحه |
Beni hırsızlıkla suçladı çünkü tüm notlarımı alabilecekti. | Open Subtitles | هو اتهمني بالسرقه ليأخذ كل ملاحظاتي. |
Beni tasarımını çalmakla suçladı. | Open Subtitles | اتهمني بتمزيق تصميمه. |
Eski kocamın sokağın başında oturduğunu öğrenince beni onunla gizli gizli görüşmekle suçladı. | Open Subtitles | و عندما اكتشف أن حبيبي السابق يعيش في نفس الشارع فحسب اتهمني (جورج) أنني ألتقي به من وراء ظهره |
Bay. Phillips beni tarih kağıt üzerinde hile yapmakla suçladı. | Open Subtitles | السيد (فيليب) اتهمني للتو بالغش في بحث التاريخ |
Ama yanıma çok fazla valiz almakla suçladı beni. | Open Subtitles | ثم اتهمني بجلب أمتعة كثيرة |
Monsenyör beni daha önce sahte pişmanlıkla itham ettiniz ve haklıydınız. | Open Subtitles | أيها القس، لقد اتهمني بالتوبة الكاذبة من قبل و، حسناً، كنت على حق |
- Beni ahlaksız olmakla suçlayan ikinci puştsun. | Open Subtitles | أتعلم أنك ثاني لعين اتهمني |