Hayır, sana emanet ediyorum. Meğer bu adammış benim hedefim. | Open Subtitles | كلّا، إنّما أتيتُ لأثني عليكَ، ولقد اتّضح أنّه كان هدفي. |
Onun kirli bir narkotik dedektifi olduğunu düşünüyorduk. Meğer aynı zamanda bir psikopatmış. | Open Subtitles | كنّا نظنّ أنّه مُجرّد مُحقق قذر بمُكافحة المُخدّرات، لكن اتّضح أنّه مُختلّ عقلياً أيضاً. |
Meğer şirketi kurtarmaya ve tamamen yeni bir teknoloji üzerinde çalışıyormuş. | Open Subtitles | اتّضح أنّه يعمل على شيء سيحدث ثورة تقنيّة وينقذ الشركة. |
Düşündüğüm kadar ölü değilmiş Meğer. | Open Subtitles | اتّضح أنّه ليس ميّتًا كما خِلتُ. |
Öldürmek istediğim adamın o olmadığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتّضح أنّه لمْ يكن الرجل الذي أردتُ قتله. الرجل الخطأ. |
İki gün önce, polisler tarafından tutuklandığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتّضح أنّه تمّ إلتقاطها بواسطة الشرطة قبل يومين. |
Meğer son derece hasarlılarmış. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.اتّضح أنّه كان تالفًا فعلًا |
Meğer bir kaçakmış. | Open Subtitles | اتّضح أنّه هاربٌ مِن العدالة |
Evet, Meğer epey iyi bir adammış. | Open Subtitles | -أجل، اتّضح أنّه رجل استثنائيّ |
Meğer Fosse'nin 3, seviyede beyin kanseri varmış, | Open Subtitles | اتّضح... أنّه كان لدى (فوسي) سرطان دماغ في المرحلة الرابعة. |
Ve Profesör Shane'e soracaktım ama onun senden daha entrikacı olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | (كنتُ سأسئل البروفيسرو (شين لكن اتّضح أنّه مُبهم أكثر منكَ |
Sonra, teleportta kaybettiğim o küpe, Florida'da ortaya çıktı. | Open Subtitles | إذن، ذلك القرط الذي فقدته في (المحطّة، اتّضح أنّه كان في (فلوريدا |