Benimle çay içmek istemeyen biriyle çay içmeyi istemiyorum ki ben. | Open Subtitles | لا أريد احتساء الشاي مع شخص لا يريد احتساء الشاي معي. |
Kadınlarla içmek isteseydim gider barda içerdim, değil mi? | Open Subtitles | إن أردت احتساء الخمر مع نسوة ، لكنت سأفعل هذا في حانات بها أماكن للجلوس ، صحيح؟ |
Kahve içmek üzere olduğumuz zaman, sanırım sizin rahatsız hissetmenize neden oldum. | Open Subtitles | .. سابقاً، عندما أوشكنا على احتساء القهوة? أشعر أنني أزعجتكِ |
Bir bardak çay daha içer miyiz? | Open Subtitles | حسناً ، هل يمكننا احتساء المزيد من الشاي ؟ |
Ucuz skoç içip, viski içemeyeceğini biliyor, değil mi? Hiç komik değil. | Open Subtitles | يعرف أن عليه احتساء الشراب الرخيص وليس الفاخر، صحيح؟ |
Ve sanki ilk o anki ruh gibi profesyonelliğin merhameti, bundan oldukça iftihar ediyorlar ki, bir şeyler içmeye karar veriyor. | TED | وكما في هذه الحالات من روح الاحترافية العظيمة، كانا فخورين بهذا، لذا قررا احتساء الشراب. |
hadi arkadaşça bir bira içelim ve iş konuşmayalım. | Open Subtitles | ألا يمكننا احتساء الجعة بسلام وألا نتحدث عن العمل؟ |
Yatakta gazete okumak, kahve içmek, bir iki yumurta pişirmek. | Open Subtitles | قراءة الجريدة بالفراش احتساء القهوة قلي بيضة أو اثنتين نعم، صحيح |
Chuck, Otel Waldron'da kalıyorum bir kahve içmek istersen ara beni. | Open Subtitles | تشاك , انا اقيم فى فندق والدرن حسنأ , اتصل بى يمكننا احتساء القهوة |
Bilirsin, içki içmek, cüzzamlıyı öptün. | Open Subtitles | إلى أين اعتقدت أنني سوف أذهب ؟ حسن , كما تعلمين , احتساء الشراب , و قبلت مجذومـاً |
Kendini çok iyi hissettiğinden, içki içmek için dışarı bile çıktı. | Open Subtitles | و لقد كان يشعر بشعور جيد جداً لدرجة أنه أراد الخروج و احتساء بعض الشراب |
Evet, beyefendi, daha fazla içmek yok. Hadi, ver şu içkiyi. | Open Subtitles | و بالنسبـة لك , سيدي , عليك التوقف عن احتساء الشراب , أعطني الشراب |
Evet, beyefendi, daha fazla içmek yok. Hadi, ver şu içkiyi. | Open Subtitles | و بالنسبـة لك , سيدي , عليك التوقف عن احتساء الشراب , أعطني الشراب |
Ben de tam bu beyefendiye, ne kadar bir şeyler içmek istesem de, daha öğlen olduğundan bahsediyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أخبر هذا السيد للتو, أنني بقدر ما أريد احتساء شراب, انها الظهيره |
Haftaya bira içer miyiz? | Open Subtitles | هل تود احتساء جعة الأسبوع القادم؟ |
Tüm Zima'ları içip kız arkadaşımın lazer yanıklarıma krem sürmesini isteyemez miyim? | Open Subtitles | ألا يمكنني احتساء الشراب وتقوم فتاتي بوضع المرهم على حروق الليزر؟ |
hayatı, kızları ve votka içmeyi seven neşeli ve çok şeker bir adam olduğunu anlardınız. | Open Subtitles | كان مرحًا، وشابًا محبوبًا يعشق الحياة، احتساء الڤودكا، والفتيات |
İçeri gir moruk. Git içmeye devam et. | Open Subtitles | ارجع إلى الداخل، أيها العجوز، عُد إلى احتساء شرابك. |
Zamanın varsa kahve içelim diyecektim. | Open Subtitles | اود اخذك من اجل احتساء القهوة ان كان لديك وقت |
Söylenme, gel biraz mavi süt iç. | Open Subtitles | توقف عن الأنين , لوك وتعال لـ احتساء الحليب الأزرق |
Her hangi bir şekilde şarkı söylenmesi içki içilmesi yada kutlama yapılması yasaklanmıştır. | Open Subtitles | و أي فعل غناء او احتساء مشروبات او احتفال سيتم التعامل معه بحزم |
Konuşmak isterseniz belki bir kahve içeriz. | Open Subtitles | إن كنت ترغب في الحديث ربما يمكننا احتساء القهوة |
Biz, muhtemelen tüm gün içeceğiz. | Open Subtitles | فنحن على الأرجح سنمضي النهار بطوله في احتساء الكحول |
Adamın huyudur, akşamları birkaç kadeh içtikten sonra yanınıza uğrar. | Open Subtitles | لديه هذه العادة في المجيء عند المساء بعد احتساء بضعة كؤوس |
Peki, bir içki daha içebilirim. | Open Subtitles | حسنٌ .. قد يكون بمقدوري احتساء مشروبٍ آخر |
Sen şampanya içemezsin fakat senin yerine biz içebiliriz. | Open Subtitles | لا يمكنك الأن احتساء الشمبانيا لكن سنشرب لك |