Hem ben her gün botlarını parlatan askerlere güvenmem. | Open Subtitles | بالاضافه الى اننى لا اثق بالجنود الذين يلمعون احذيتهم كل يوم |
O yoldan gelen ve ayakları etrafında karton parçaları olan birçok kişinin resmini çektim çünkü botlarını atmışlardı ve tabi bu yolda uzun süre dayanamadılar. | Open Subtitles | أخذت العديد من الصور لجنود يمشون على هذا الطريق بقطع كرتون ملفوفة حول اقدامهم لانهم تخلصوا من احذيتهم |
Riley'den hastaneye gidip botlarını kontrol için almasını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأطلب من (رايلى) ان يتوقف عند المستشفى ليحصل على احذيتهم ليتم فحصها |
Buna rağmen hepiniz olmasa bile çoğunuzun gerçekte ayakkabılarını yanlış bağladığına dair inancım var | TED | ولكن، لدي اسباب تجعلني اعتقد بأن كثير منكم، اذا لم يكن اغلبكم في الحقيقة يربطون احذيتهم بشكل خاطئ |
Arabalarına dönmeden önce ayakkabılarını atmak zorunda kalmıştılar zira görebileceğiniz en iğrenç çamurla kaplanmışlar. | Open Subtitles | لقد أضطروا لرمي احذيتهم قبل عودتهم بعرباتهم لأنها كانت مغطاه باكثر وحل مثير للاشمئزاز |
Elbise şirketi Patagonia, gelecekteki müşterilerini eBay sitesinden, kullanılmış ürünlerine bakmaya ve yenilerini almadan önce ayakkabılarını tamir ettirmeye teşvik etti. | TED | شجعت "كلوثيير باتاغونيا" المشترين المحتملين التأكد من المنتجات المستعملة في موقع إيباي و التحقق من احذيتهم قبل شراء أخرى جديدة. |
Atlamadan önce ayakkabılarını çıkarıyorlar. | Open Subtitles | يخلعون احذيتهم قبل ان يقفزوا |
ayakkabılarını giymeden! | Open Subtitles | ! بدون احذيتهم |