Bir polis memurunun başına gelebilecek en utanç verici şeylerden bir tanesi rozetini kaybetmekti. | Open Subtitles | في الواقع من الأمور الأكثر احراجاً التي قد تحدث لشرطي هو فقدان شارته |
Eğer çalışma arkadaşların kız kardeşlerinse daha bir utanç verici oluyordu. | Open Subtitles | وهذا حتى أكثر احراجاً عندما يكون زملاؤك أخوتك |
Biliyorsun, Patrick'in gönül işleri benimkilerinden daha utanç verici. | Open Subtitles | اتعلمين, عادات باتريك العاطفيه اكثر احراجاً من عاداتي |
Zaten utanılası olan bir durumu daha utanç verici yaptığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لكِ على جعل هذا الموقف أكثر احراجاً لي |
Bundan daha utanç verici ne olabilir bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعرف ما الذي يمكن ان يكون اكثر احراجاً |
Hayır, bu kesinlikle hayatımın en utanç verici anı. | Open Subtitles | كلا ، انه قطعاً أكثر اللحظات احراجاً في حياتي |
Biliyorum bunun çok komik olduğunu düşünüyorsun, ama bu hayatımdaki en utanç verici şeylerden biri. | Open Subtitles | اعلم ان هذا مضحك جداً لكن هذه هي اكثر اللحظات احراجاً في حياتي. |
Çok utanç verici olabilirdi. | Open Subtitles | كان من الممكن ان يكون احراجاً شديداً |