Ancak onu gördüğüm zaman aptallığımı fark ettim. Nasıl duysun ki? | Open Subtitles | ولكن عندما رأيتُه ادركتُ غبائي كيف يمكنه أن يسمع؟ |
fark ettim ki eğer hayatımdan çıkıp gitmene izin verirsem tanıdığım en aptal kişi olurdum. | Open Subtitles | ادركتُ أنهُ إذا تركتكِ تخرجينَ من حياتي فسأكونُ أكبرَ غبيٍ وعندها ذعرتُ وبعدها كذبتُ |
Sonunda fark ettim ki topluluğu dışarıdan yozlaştırıp kontrol edemeyeceğini biliyordu. | Open Subtitles | اخيراً ادركتُ انهُ علمَ انهُ لايمكنهُ التحكم بالدائرة أو إفسادها من الخارج ابداً |
İçimde bu zamana kadar seks ile doldurduğum kocaman bir boşluk olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | ادركتُ بأن لدي فجوة كبيرة بداخلي والتي كنت املأها في المضاجعة |
Cornwall'dan ayrıldığımdan beri kendimden de çok şey istediğimi fark ettim. | Open Subtitles | منذ غادرت كرونوول ادركتُ بأنني كنت اطلب الكثير من نفسي. |
O gün ilk kez, senin yaptığının doğru, bizimkinin ise yanlış olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | ادركتُ للمرة الأولى أن ما تفعله هو عين الصواب ... وأننا مخطئين |
Ardından artık onu görmediğimi fark ettim. | Open Subtitles | وبعد ذلك ادركتُ اني لم اعد اراه كثيراً |
Ona binerken bir şey fark ettim. | Open Subtitles | اتعلم ،، ادركتُ شيئاً عندما كنتُ اركبهُ |
Yedi tane etken olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | ادركتُ أنه كانت هناك سبعة عوامل |
Ama geçen akşam bir şey fark ettim. | Open Subtitles | لكن البارحة ادركتُ شيئاً |
Yumurtanın tamamıyla kalsifiye olmadığını fark ettim Sinbad. | Open Subtitles | لقد ادركتُ ان البيضة لم تكن متكلسة تماماً يا (سندباد). |
Biliyor musun, sana imrendiğimi fark ettim. | Open Subtitles | اتعلم ، ادركتُ انني احسدكَ |