Ben buradayım çünkü kütüphane bazı nadir bir el yazması sayfaları ortaya çıkardığını iddia ediyor. | Open Subtitles | أنا هنا بسبب ادعاءات المكتبة إنها نبشت صفحات معينة من مخطوطة نادرة صدف أنني خبيرة فيها |
- Aman Tanrım! - Şey, bu noktada sadece iddia durumundalar. | Open Subtitles | اه يا الهي انها الى الآن ادعاءات |
Lanetli olduğuna ve bir şekilde ölüme sebep olduğuna dair maktulün kardeşinin suçlamaları tamamen saçmalıktır. | Open Subtitles | أي ادعاءات من شقيق زوجها الراحل بأنها ملعونة أو أنها مسؤولة بطريقةٍ ما عن موته فهي هراءات. |
Yani kara borsa müzayedelerinde ticaret, sahte eser suçlamaları. | Open Subtitles | أعني، الاتجار في مزادات السوق السوداء، ادعاءات بالتزوير. |
Bazi ifadeleri korumakta bir nevi uygunsuz davranıldığını söyleyen iddialar vardı. | Open Subtitles | كانت هناك ادعاءات أنه اتبع سلوك غير لائق في تأمين الشهادة |
Brinks'in hikayesini yayınla ama uyuştucu iddiasını yazma. | Open Subtitles | كلا، ادرج قصة سرقة (برينكس). ولكن أجّل ادعاءات المخدرات. لماذا؟ |
Sana karşı yaptığı suçlamalar senden şüphe eden herkes ve delirdiğini söyleyen herkes... | Open Subtitles | ادعاءات الجميع ضدك وكل مَن شكك بك ووصفك بالمجنون |
Köpek komşuyu öldürür, Marci panikler köpeğinin icabına bakar sonra da onun bir kaç gün önce öldüğünü iddia eder. | Open Subtitles | الكلب قتل المرأة, مارسي ارتعبت. عندها كلبها الخاص وضعت ادعاءات ان كلبها مات منذ يومين مبكراً . |
Çok rahatsız edici bir iddia var. | Open Subtitles | هناك ادعاءات مقلقة للغاية. |
Ortaya daha fazla yalan iddia atma. | Open Subtitles | و لا تختلقى أية ادعاءات اخرى |
O zaman Hessington'ın tanıklarına yöneltilen terörist suçlamaları çok iyi bir şey. | Open Subtitles | إذن، إنّه لأمرٌ جيد أنّ هنالك ادعاءات ضد شهود قضية هسينغتن على مسألة إرهابية |
Andrew Kane, müşterilerini öldüren bir fahişeyle ilişkili olduğu suçlamaları yüzünden... | Open Subtitles | آندرو كاين استقال عقب ادعاءات بعلاقته بمومس يقال انها تقتل زبائنها لنتحدث- |
Singham iftiralar, insanların suçlamaları o hayattayken hiç bir şeyi önemsemezdi. | Open Subtitles | سانجام ادعاءات واراء الناس ...حتى لو كان على قيد الحياه, لن يهتم بها . |
Her gün buna benzer sağlık manşetleri yayınlanıyor, bazen de birbirinin zıttı iddialar ortaya atarak. | TED | تُنشر عناوين صحيّة مثل هذه كل يوم، مدّعية في بعض الأحيان ادعاءات معاكسة لبعضها. |
Başarısız bir seçim kampanyasının son çırpınışlarıyla ortaya attığı asılsız iddialar bunlar. | Open Subtitles | ادعاءات لا اساس لها بواسطة حملة سياسية فاشله |
Tamam, içeri girer girmez görüştüğün her davacıyı bulmanı ve onlara yanlış iddialar altında olduklarını söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | بمجرد أن ندخل أريدك أن تعثُر على كل مُدَّعي قمتَ بمقابلته و تخبرهم أنهم هنا تحت .ادعاءات كاذبة |
Eğer Başkan Hassan, Reed'in iddiasını doğrularsa Jack'i bulmaları için adam göndermeyi düşünür müsünüz? | Open Subtitles | إن أيد الرئيس (حسّان) ادعاءات (ريد) -{\an3\pos(310,268)}هل ستفكر بإرسال وحدة لإيجاد (جاك)؟ |
Bay Simon'la konuşacağım ve Jason'ın iddiasını doğrulayan bir terslik var mı bakacağım. | Open Subtitles | "سوفأتحدثإلىالسيد"سيمون... وسوف أرى إذا كان هناك نوعا من سوء التفاهم يستطيع السيد "سيمون" أن يوضحه بخصوص ادعاءات إبنك |
Bunlar ciddi suçlamalar. | Open Subtitles | هذه ادعاءات خطيرة. |
Bunlarçook ciddi suçlamalar | Open Subtitles | هذه ادعاءات خطيرة جدا |