giymek istediği şeyi giyemediğinde, Oliver tam olarak aynı sebepler dolayısıyla soyutlanmış hissetmişti. | TED | ولكن ذلك تحديداً ما جعل اوليفر يشعر جداً بالعزلة حينما لم يستطع ارتداء مارغِب في ارتداءه. |
Tonla para verip aldığı bir elbiseyi kendisine küçük gelmeden önce giymek isteyen bir kadınım. | Open Subtitles | أنا إمرأة أنفقت مالاً كثيراً على فستان تريد ارتداءه لأنه لن يناسبها قريباً جداً |
Sınavım var. Sınavlarda üniforma giymek mecburi değil. | Open Subtitles | لدي اختبار، ولسنا مجبرين على ارتداءه في الاختبار. |
Bunun anlamı artık senin istediğinin olacak olması bu sayede o süslü ipekli şeyi takmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه عليكِ أن تعيري اهتماكِ لما هو أهم وترتدي ذلك الثوب الذي أردت ارتداءه أصلاً |
Kıyafet dolu kocaman bir dolabım vardı bir dönemde sadece üçte birini giyebiliyordum ve dolabın hangi bölümündeki kıyafetleri giyebileceğimi bilirdim. | TED | وكانت لدي هذه الخزانة الهائلة المليئة بالملابس، وكنت قادرا على ارتداء فقط ثلث ما فيها في أي وقت، وكنت أنا الوحيد الذي يعلم أي جزء من الخزانة أستطيع ارتداءه. |
Ben sadece, bu gece ne giyeceğime karar vermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | . . أنا فقط أحاول معرفة ما عليّ ارتداءه الليلة |
giymek isteyebileceğim her şeyin Palm Springs'e geldiğimde bulabileceğime dair bahise girdim. | TED | وكنت اراهن انني سأكون قادرة على ان اجد كل شيء ارغب في ارتداءه ما ان اصل الى " بالم سبرينغ " |
Ayak topuğuna rahatça giymek için fazla kalın olduğunu farkettiğim kauçuk gibi farklı materyallerin yoğun deney ve araştırmasından sonra, elektronik olarak geçirgen, baskıya duyarlı mürekkep parçacıklı bir algılayıcı tabaka bastırmaya karar verdim. | TED | بعد بحث موسع واختبار مواد مختلفة مثل المطاط، الذي أدركت أنه سميك جدًا ليكون مريحًا أثناء ارتداءه في باطن القدم، قررت أن أطبع مستشعر شريطي عليه جزيئات توصيل إلكترونية حساسة للضغط. |
Okula beraber gidip onu tuvalete götüremezdim, ama sekiz yaşındaki oğluma giymek istediği şeyi giyemeyeceğini söyleyemezdim de. | TED | حسناً، لم أتمكن من الذهاب إلى الصف معه وأخذه لغرفة الأولاد، ولكن لم تكن هناك طريقة لإخبار ابني البالغ ثمان سنوات أنه لا يمكنه ارتداء ما يود ارتداءه. |
- Çünkü giymek istemedim. | Open Subtitles | لأني لا أريد ارتداءه |
Her ne giymek istiyorsan iyidir April. | Open Subtitles | (أيّما تودّي ارتداءه يا (إيبرل |
Tek yapmaları gereken takmak. | Open Subtitles | النّاس فقط عليهم أن يريدوا ارتداءه |
Bunu sadece bir kereliğine takmak istemez miydin? | Open Subtitles | أليس صحيحا؟ أتودين ارتداءه .. |
Sadece, bunu nerede ve ne zaman giyebileceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أين ومتى أستطيع ارتداءه |
Sadece, bunu nerede ve ne zaman giyebileceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أين ومتى أستطيع ارتداءه |
Ne giyeceğime karışamazsın. | Open Subtitles | -لا تستطيعين إخباري ما لا أستطيع ارتداءه . |