Bence bu mühim ve bunun için size hemen beş sebep vereceğim. | TED | انا اعتقد انه مهم ، و سأطرح خمسة اسباب ، على عجلة |
Erkek çocukların bugünkü okul kültürüyle uyumlu olmamalarının bence üç sebebi var. | TED | انا اعتقد ان هنالك 3 اسباب تجعل الذكور خارج النسق العام فيما يتعلق بثقافة التعليم اليوم |
Keşif yapmamızın üç nedeni var, en zayıf olanı merak. | TED | ونحن نستكشف الفضاء لثلاثة اسباب الاول هو الفضول |
nedenler eyaletten eyalete farklılaşsalar da, ama genelde detaylarda. | TED | ان اسباب هذه المشكلة تختلف من ولاية الى اخرى في حيثياتها |
Sen beni şahsi sebeplerden dolayı, yasal olmayan işlere zorluyorsun. | Open Subtitles | انت تضغط على لاتخاذ اجراء خاطئ من اجل اسباب شخصيه |
Eğer akılcı sebepler varsa bunların ne olduğu tespit edilsin. | Open Subtitles | اذا كان هناك اسباب وجيهة لذلك فجد ما هم |
Erkeklerin yatarken giysilerini çıkarmasının başka sebepleri de var Jethro. | Open Subtitles | حسناً,هناك اسباب اخرى لماذا الرجال يأخذون ملابسهم من اجل النوم ,جيثرو. |
Başının belada olduğunu düşündürecek sebeplerim var. | Open Subtitles | لدي اسباب تدفعني للاعتقاد انها في ورطة |
Beni polise teslim etmek için bunun yeterli sebep olmadığını... | Open Subtitles | لاتتوقع ان اصدقك فى ان هذه اسباب كافية لتسليمى للشرطة, |
Neden çekip gitmen gerektiği konusunda üç güzel sebep söyleyeceğim. | Open Subtitles | , لدى ثلاث اسباب وجيهة بخصوص . لماذا ينبغى أن تتركة |
Pek çok sebebi var. | TED | حسناً .. في الحقيقة يوجد اسباب عدة لأجل ذلك |
Şimdi, bunların bizim başımıza neden geldiğinin bir çok sebebi var, bazılarını geri döndüremeyiz. | TED | و الان، هناك اسباب كثيرة لحدوث هذا و كثير منها لا يمكننا تغييرها. |
Belki de düşündüğünden daha fazla nedeni vardır. | Open Subtitles | ربما أن لدى اسباب أكثر مما تفكر فيها أنت |
Biliyor musunuz, adeta pek çok dostu varmış gibi davranır, şampanyalı yemek partileri düzenler, fakat yine de beyinsiz bir sarışını oynamasının çok iyi bir nedeni vardır, bilmem anlatabiliyor muyum? | Open Subtitles | انها تتصرف كما لو كانت من طبقة راقية بعمل حفلات العشاء, والشمبانيا, ولكن, مازال هناك اسباب منطقية |
Sadece, bana senin bir çeşit ikiyüzlü olduğunu düşündürecek nedenler vermeyi kesmeni istiyorum. | Open Subtitles | انا فقط اريدك ان تتوقف عن اعطائي اسباب تجعلني افكر بك كمنافق |
Bunlar 3 ülkeye ait Amerikadaki 5 bankadaki 13 hesabın numaraları ki bizim hükümetimiz bu hesapları çeşitli sebeplerden dolayı dondurdu. | Open Subtitles | هذه الارقام من 13 حساب فى خمس بنوك امريكية تابعة لخمس ولايات وحكومتنا جمدت هذه الارصدة لعدة اسباب |
Birlikte olmamız için sebepler ve olmamamız için. | Open Subtitles | .. اسباب لصالح وضد لا ، توقف عن فعل ذلك - |
Kurbanlar, silahlar, ölüm sebepleri, hepsi farklı. | Open Subtitles | نوع الضحايا الاسلحة المستخدمة و اسباب الوفاة كلها مختلفة |
Buraya izinsiz giren biri olduğuna inanmak için sebeplerim var. | Open Subtitles | كان لديّ اسباب أن هناك دخيل هنا |
Doğru değildi. Sana takılmamın başka nedenleri vardı. | Open Subtitles | كنت اكذب ، كان هناك اسباب اخري للالتفاف حولك |
Ortada birçok neden var, ve bütün bu nedenlerden dolayı, zaman geldi ve bu yüzden konuşmalıyız. | TED | اذا هناك اسباب عديده, ولكل تلك الاسباب, هذا هو الوقت والسبب لكي نتحدث |
Teşekkürler. Sizi bırakmak için gerekli binlerce nedenden biri. | Open Subtitles | اشكرك علي هذا و هذا واحد من اسباب عديده لعدم التفريض فيك |
İyi bir iş modeli, güzel fikir ve harika yönetimi bir yana, başarılı olmasının sebeplerinden biri de zamanlamaydı. | TED | لكن من اسباب نجاح ذلك المشروع إلي جانب نموذج العمل الجيد، و فكرته الجيدة، و التنفيذ الممتاز، هو التوقيت. |
Babamı bulmak için bu kadar hevesli olmamın nedenlerinden bir tanesi de ne biliyor musun? | Open Subtitles | انت تعلم ، سبب من اسباب رغبتي في ايجاد ابي ؟ |
Eminim onları yapmak için de iyi bir nedenin yoktur. | Open Subtitles | أراهن أنك لم يكن لديك اسباب جيدة للقيام بذلك، . |
Bunu doğru sebeplerle yaptığımızdan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | فقط اريد ان اتحقق اننا نعمل هذا من اجل اسباب حقيقية |