ويكيبيديا

    "استحالة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • imkansız
        
    • imkânsız
        
    Üçüncüsü ise, eklenti yeri belli olmayacak şekilde birleştirerek, farklı resimlerin nerede bitip nerede başladığının farkedilmesini imkansız kılmakla ilgili. TED القاعدة الثالثة هي استحالة تمييز الحد الذي تبدأ عنده الصور المختلفة وتنتهي بتحقيق السلاسة
    Size bunun felsefi açıdan neden neredeyse imkansız olduğunu göstereceğim. TED سأريكم لماذا، فلسفيًا، هو استحالة تقريبًا.
    Teorinizin yanlışlığı sadece sağlam temelli olmamasında değil, aynı zamanda kanıtlanması imkansız, değil mi? Open Subtitles مشكلة نظريتك ليس أنها هشة لكن استحالة إثباتها
    Gördüğün gibi, dört anahtarı da elde etmek - tamamıyla imkânsız. Open Subtitles هنري، إذن أنت ترى أن استحالة الأمر تكمن في الحصول على المفاتيح الأربعة
    Nasıl olduysa cesaretimi toplayıp dünyadaki en aptalca ve en imkânsız şeyi yaptım. Open Subtitles وبطريقة ما تحليت بالشجاعة للقيام بالشيء الأغبى والأكثر استحالة في العالم
    1931 yılında, Kurt Gödel adlı, tanınmayan genç bir matematikçi, mantıken eksiksiz bir matematik sisteminin imkânsız olduğu kanıtını sundu. TED في عام 1931، قدم عالم رياضيات صغير وغير مشهور يدعى كورت غودل برهانًا على استحالة إيجاد مجموعة كاملة من البديهيات لكل علم الرياضيات،
    Onu heyecanlandıran imkansız bir şekilde içeri girmeyi başarmak. Open Subtitles رغبته تأتي من الصعوبة التي تبدوا في استحالة الدخول .. و هو هزم هذه المكان
    Çünkü gerçeklik fantaziyi asla karşılayamaz ve durması imkansız hale gelir. Open Subtitles لان الواقع لا يرقى للخيال ابدا فتصبح هذه استحالة
    Nişanlısının yetişmesi imkansız. Open Subtitles استحالة أن تستطيع خطيبته اللحاق به في الوقت المناسب
    Öyle yavaş olmalı ki fotoğraf veya başka bir şey göndermek imkansız olmalı. Open Subtitles لا بدّ وأن يكون بطيئًا لدرجة استحالة إرسال صور أو أي شيء.
    Bunu başarmak imkansız olabilir ama deneyecek cesarete sahip olmamız gerekiyor bu fikri ileri taşımak adına ne yapabileceğimizi görmek adına ve açık bir şekilde kaynaşmak adına. TED وأعتقد أن ذلك ربما يكون سبب استحالة الفكرة، ولكن بحاجة أن نتحلى بالشجاعة والمحاولة، للدفع بالأمر إلى الأمام، لترى ما يمكننا فعله، ولننخرط في الأمر بفعالية.
    Aslında Holmes Sör Henry'ye güvenmenin imkansız olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles "كما تعرف ، حقاً يا " هولمز إننى أجد استحالة فى التعامل "مع سير " هنرى
    Sör James bir hafta önce bunun imkansız olduğunu söylemiş olsa da Büyük Güçler geri çekiliyor ve şehri Japon askerlerine bırakıyorlar. Open Subtitles لم ينقضي أسبوع منذ أن أعلن السير جيمس) استحالة) أن تقف القوى العظملى و أن تترك المدينة تحت رحمة الجيش اليابني
    Naomi'den 30 saniye boyunca savunma yaparak kurtulması imkansız. Open Subtitles ناهيك عن استحالة الدفاع ضد هجوم (ناعومي) لـ30 ثانية
    Ona ölümcül bir zehri ele geçirmesinin imkânsız olduğunu söyledim ama Colin reddetti. Open Subtitles و قلت له أنه استحالة أن تقع يداك على سم قاتل و لكن "كولين" عارض ذلك
    İki gerçeklik arasında seyahat etmek neredeyse imkânsız olacaktır. Open Subtitles على الاغلب استحالة السفر بين واقعين
    Ona o kadar kötü davrandım ki yaptıklarımın beni bir daha sevmesini imkânsız hâle getirmesinden korkuyorum. Open Subtitles لقد عاملته بأسلوب رديء جداً إني أخشى أن ما فعلته... سيتسبب في استحالة حبّه لي ثانية
    Rahibe, Cyril'ın suçluluk derecesine karar vermenin imkânsız olduğunu belirten bir basın bildirisi yayınlayabilir misiniz? Open Subtitles هل يُمكنكِ إعطاء بيان صحفي أيتها الأُخت يُشير إلى استحالة تحديد مدى أهلية (سيريل)؟
    Hayır, imkânsız. Hayır, hayır. Open Subtitles كلاّ، هذه استحالة
    Görev ne kadar tehlikeli veya imkânsız olursa olsun, Garcia kabul ederdi. Open Subtitles مهما كان شدّة وطأة الأمر أو استحالة المهمة، فـ(غارسيا) يتخذها
    30 saniye boyunca Naomi'ye savunma yapmak neredeyse imkânsız. Open Subtitles ناهيك عن استحالة الدفاع ضد هجوم (ناعومي) لـ30 ثانية

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد