Bu yeni maceramda ilk kez, nereye yöneldiğimizi tam olarak görebiliyordum. | TED | لأول مرة في هذه الرحلة الجديدة، استطعت رؤية الاتجاه الذي نسلكه بوضوح. |
Teknemizden mevsimine göre sıcak güneşin altında buzun eridiğini görebiliyordum. | TED | من قاربنا استطعت رؤية الجليد يتعرق تحت وطأة حرارة الشمس غير الموسمية |
Ateş hattında kimsenin olmadığını görebiliyordum bu yüzden boşa ateş ettim. | Open Subtitles | استطعت رؤية أنه لا أحد بخط إطلاق النار لذا أطلقت النار على الجذع |
Ateş hattında kimsenin olmadığını görebiliyordum bu yüzden boşa ateş ettim. | Open Subtitles | استطعت رؤية أنه لا أحد بخط إطلاق النار لذا أطلقت النار على الجذع لم أتخيل أبداً أن الرصاصة ستخترق الجدار |
Yazdığı kitabın dağınık sayfalarını görebiliyordum. | Open Subtitles | استطعت رؤية صفحات مبعقرة من كتاب .كان يكتبه |
Dr. Jekyll'a zarar vermek için orda olduğunu yüzünde görebiliyordum | Open Subtitles | أنا استطعت رؤية ذلك في وجهه "كنت اعلم انه هناك ليأذي دكتور "جيكل |
Bir adamın gölgesini görebiliyordum ancak yüzünü seçemiyordum. | Open Subtitles | استطعت رؤية ظل رجل . ولم أرى وجهه |
Yüzlerinde ve eylemlerinde öfkeyi görebiliyordum. | Open Subtitles | استطعت رؤية الحنق في وجوههم و أفعالهم |
BFG'nin bahçesini görebiliyordum. | Open Subtitles | استطعت رؤية الحديقة التي كان يزرعها ."ع.و.ض" |
Gold Coast'u görebiliyordum. | Open Subtitles | استطعت رؤية الشاطئ الذهبي |
Herşeyi görebiliyordum. | Open Subtitles | استطعت رؤية كل شيء |