Onu geçmiş suçları için yargılamıyoruz. BU davada, yeterli tahrik olduğu konusunda savunmaya katılıyorum. | Open Subtitles | إننا لا نحاكمه على جرائمه السابقة، وفي هذه الحالة أتفق مع الدفاع، هناك استفزاز كاف |
Birisini tahrik edesim var. | Open Subtitles | حَسناً، أَحسُّ بحاجتي الى استفزاز شحص ما |
kışkırtma olmadan, ortada bir sebep bile yokken, sırf yapabiliyorlar diye saldırmaları... | Open Subtitles | الهجوم بدون أي استفزاز و بدون أي سبب فقط لأنه يستطيع هذا بربري |
Zorlama ve kışkırtma yok, sence babasını Jesse mi öldürdü? | Open Subtitles | بدون تحايل أو استفزاز... . هل تعتقد بأن جيسي قتل أباه؟ |
Yeterli provokasyon olmadan Yemen'e süvarileri göndermek yanlış bir mesaj olacaktır. | Open Subtitles | ارسال القوات الى اليمن دون استفزاز كاف سوف يرسل رساله خاطئه |
Demek istediğim, ufak bir tahrikte bile... katillik içgüdüm ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | ،ما أحاول قوله أنّي أستطيع أن أنقلب إلى غضبٍ قاتل بأدنى استفزاز |
Keşke herkese bu kadar çemkirmesen. | Open Subtitles | توقف عن استفزاز الجميع. |
Bu suçlular, o ambigramı gönderenler, bunu bizimle alay etmek bizi tahrik etmek için yaptılar. | Open Subtitles | هؤلاء المجرمون الذين أرسلوا هذا الرمز المتماثل... قصدوا به أن يكون تهكم , استفزاز. |
Biraz da çaresizlikten olsa gerek, bir paket bonibonla aramdaki tek şeyin bu adamın açıkça tahrik edilmesi olduğuna karar verdim. | Open Subtitles | ...لقد قررت، ربما بشكل يائس قليلا أن الشيء الوحيد الذي يحول بيني ...وبين كيس حلوى الشوكولاته كان استفزاز صريح لهذا الرجل |
Bassam'ı kavgaya tahrik edeceksin, değil mi? | Open Subtitles | (أنت تحاول استفزاز (بسام للدخول في حرب، صحيح؟ |
Tezgâhı sil." "Ayıyı tahrik etmeyi bırak." diyorlar. | Open Subtitles | "توقف عن استفزاز هذا الدب" |
- tahrik etmekle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | انا لا احاول استفزاز احد - |
6 saat önce, silahlı güçlerimize kışkırtma olmaksızın ve uyarı yapmadan Sangala'yı istila etme emri verdim. | Open Subtitles | "قبل ست ساعاتٍ مضت، أمرت قواتنا المسلحة لغزو "سنجالا" دون سابق إنذار ودون استفزاز" |
Hem de kışkırtma olmaksızın. | Open Subtitles | من غير استفزاز. |
Walt'a kışkırtma olmaksızın meydan okudum. | Open Subtitles | . تحديت (والت) دون استفزاز |
Geçenlerde uyarı ya da provokasyon yapmadan bize saldıran aynı düşman güçleri, tekrar başka saldırı için toplanıyor. | Open Subtitles | نفس القوات العدائية التي هاجمتنا مؤخرا ً بدون سابق إنذار أو استفزاز تحشد مرة أخرى لهجوم آخر |
Sizi temin ederim provokasyon olmadan saldırmazdık. | Open Subtitles | أؤكد لك اننا لن نهاجم بدون أيّ استفزاز |
[Danny Hillis'ten bir provokasyon] [İklime yönelik jeomühendislik hakkında konuşmanın zamanı] İstediğiniz zaman Dünya sıcaklığını düşürmenize yarayan bir termostat icat etmenin bir yolu olsa nasıl olurdu? | TED | [استفزاز داني هيليس] [حان الوقت للحديث عن هندسة مناخنا] ماذا لو كانت هناك طريقة لبناء جهاز لتنظيم الحرارة يسمح لكم بخفض درجة حرارة الأرض في أي وقت أردتم ذلك؟ |
En ufak bir tahrikte yanardag gibi puskuruyorsun. | Open Subtitles | مع أبسط استفزاز تنفجر كالبركان |
Keşke herkese bu kadar çemkirmesen. | Open Subtitles | توقف عن استفزاز الجميع. |
Suikastçılar Birliği'nin gazabına uğramak ister misin? | Open Subtitles | -أتجرؤ على استفزاز غضب اتّحاد القتلة؟ |