Bir şüpheli olması durumunda, izini kapatmam için. | Open Subtitles | لأقوم بالتغطية عليه في حالة ما إذا كان محل اشتباه |
Tünelde bir şüpheli var, araştırıyoruz. | Open Subtitles | لدينا حالة اشتباه في الأنفاق وجاري التحقيق |
- 72, şüpheli bir ölüm, St. Mary hastanesi. | Open Subtitles | اشتباه في حالة موت في مستشفى (سانت ماريس) |
Bu cihazlar orada bulunduğu ya da böyle bir şüphe olduğu sürece bu topraklara gerçek manada ulaşamazsınız. | TED | ما دامت هذه الأجهزة هناك، أو أن هناك اشتباه في وجود الألغام الأرضية، لا يمكنك دخول الأرض. |
Bir şey yapmadan önce şüphe altında olup olmadığın öğreneyim. | Open Subtitles | قبل ان تفعلى شيئا, دعينى اكتشف ما اذا كان فى موضع اشتباه. |
Ortada bir kanıt yok, sadece kopya çekildiği şüphesi var. | Open Subtitles | لا يوجد أي دليل على الاحتيال فقط هناك اشتباه في حالات غش. |
Çarşamba günü iki kere içeri alındı-- birincisinde hırsızlık, ikincisinde de otomobil hırsızlığı şüphesiyle. | Open Subtitles | يوم الأربعاء تم القبض عليه مرتين الآولى بسبب اشتباه فى سرقة منزل والثانية للإشتباه فى سرقة سيارة |
- Bak bu biraz şüpheli bir durum. | Open Subtitles | (مستأجر لـ(ريتشاردز أترون، ذلك اشتباه قليل |
- Ama onlar da şüpheli sayılıyor. | Open Subtitles | لكنهم هم انفسهم موضع اشتباه |
- şüpheli şahıs. | Open Subtitles | -إنه محل اشتباه . |
Acil Güçler Kanunu'na göre de makul bir şüphe, ihtiyacım olan tek şey. | Open Subtitles | وطبقاَ لقانون الطوارئ اشتباه معقول كل ما نحتاج |
Pan Am hostesleri şüphe uyandirmadan, tüm dünyada seyahat edebilir. | Open Subtitles | بامكان مضيفات بآن آم السفر حول العالم بدون اشتباه |
Senin birikiminin büyük bir kısmı kâğıda dönüştürülmüş ve bu biraz şüphe uyandırıcı. | Open Subtitles | يبدو أن جزء كبير من مبلغك قد حُول للأوراق، هذا اشتباه قليل |
Leydi Latimer, sizi temin ederim, ne kocanıza, ne size, ne de ailenize dair bir vatan hainliği şüphesi bulunmamaktadır. | Open Subtitles | سيدة لاتيمر, كنت أريد أن أؤكد لك بأنه لا يوجد أي اشتباه للخيانة بحق زوجك وأيضا بحقك أنت وعائلتك |
Posta sahteciliği şüphesi. | Open Subtitles | اشتباه احتيال بريدي. |
Çifte ajan şüphesi. | Open Subtitles | اشتباه في عميل مزدوج. |
Uyuşturucu ürettiği şüphesiyle, Howard'ı federaller tutukladı. | Open Subtitles | عن طريق اشتباه الاجهزة الاتحاديه يعمل بمختبرات المنهجيات الكريستالية |
Anladığım kadarıyla Sam D'Agostione hırsızlık şüphesiyle gözaltında tutuluyor. | Open Subtitles | انها فهمي سام D' أغوستينو يقام تحت اشتباه في السرقة. |