Önceki gün yalnızca banyo lifi kullanmadığını aynı zamanda bunu sakladığını keşfettim. | Open Subtitles | لكني قبل أيام فقط اكتشفت أنه لا يملك ليفة فحسب بل يخفيها |
Ekonomik durumun sağlık için önemli olduğunu keşfettim fakat hikaye bundan fazlası. | TED | اكتشفت أنه رغم تأثير الحالة الاقتصادية على الحالة الصحية إلا أنه هناك المزيد من الأمور الأخرى. |
anladım ki biri kendini geliştirdiğinde onu aşağı çekmek çok zor olacaktır. | TED | اكتشفت أنه إذا ما تم تحسين شخص، فمن الصعب جدًا إضعافه. |
Komplo ile ilgili bilgileri nöroçipime indirdiğimde anladım ki 9 milyar insanı öldüren felâket şebeke tarafından kasten başlatılmış. | Open Subtitles | عندما قمت بتنزيل المعلومات إلى رقاقتي حول المؤامرة، اكتشفت أنه الكارثة التي قتلت 9 بليون شخص حدثت عمداً بواسطة الشبكة |
fark ettim ki, bilimde ve bilimin tüm uygulamalarında hayati önem taşıyan şey teknik yetenek değil, önemli olan hayal gücü, tüm uygulamalarında. | TED | لقد اكتشفت أنه في العلوم وكل تطبيقاتها، ما يهم ليس هو القدرة التقنية، بل هو تخيلها بكل تطبيقاتها. |
Ama Oliver üçüncü sınıftayken, Oliver'ın tahmin ettiğimden çok bana benzediğini fark ettim. | TED | ولكن عندما كان أوليفر في الصف الثالث، اكتشفت أنه يشبهني بشكل أكبر مما تخيلته. |
Davadan bir hafta sonra öğrendim ki... dava sırasında... araştırmacılarımızdan biri... yargılanan adamı kurtarabilecek bir delil bulmuştu... ve Bay Krasny bu delili saklamıştı. | Open Subtitles | بعد مضي أسبوع اكتشفت أنه أثناء المحاكمة أحد محققينا وجد دليلاً |
Sonra öğrendim ki o elbiseleri her zaman giyiyormuş. | Open Subtitles | ومن ثَم اكتشفت أنه يلبس هذه الملابس طوال الوقت |
Onun babam olduğunu öğrendiğim zaman onun hakkındaki yazıları okudum. | Open Subtitles | عندما اكتشفت أنه أبي قرأت كل شيء عنه |
Bana göre, akıllı telefonların on beş cm.lik dünyasına giriş yaptığımda kendi dünyamın ne kadar büyüdüğünü keşfettim. | TED | وكما هو بالنسبة لي اكتشفت أنه عندما دخلت عالم الهاتف الذكي الذي يبلغ قياسه ستة بوصة أصبح عالمي كبيرًا جدًا. |
sorusu gelişti. Ve ayrıca, ses: ThinkPad'imin bir telefon gibi davranmasını sağlayabileceğimi keşfettim. | TED | أصبح هذا السؤال، و أيضا الصوت: اكتشفت أنه باستطاعتي أن أجعل مفكرتي تعمل كالهاتف. |
Küvetteki tüm dişleri bulup yeniden yerleştirdikten sonra keşfettim ki, bir tane fazlam var. | Open Subtitles | بعد استعادت و تجميع كل سن من الحوض اكتشفت أنه لدي سن زيادة |
Hamile kız arkadaşımı sevişerek komaya sokabileceğimi keşfettim. | Open Subtitles | اكتشفت أنه بإمكاني مضاجعة حبيبتي الحامل حتى تدخل غيبوبة |
Komplo ile ilgili bilgileri nöroçipime indirdiğimde anladım ki 9 milyar insanı öldüren felâket şebeke tarafından kasten başlatılmış. | Open Subtitles | اكتشفت أنه الكارثة التي قتلت 9 بليون شخص حدثت عمداً بواسطة الشبكة |
Ve ben de anladım ki, bunu tek başına yapabilme ihtimalin yok. | Open Subtitles | وأنا اكتشفت أنه من المستحيل أن تصلي إلى مدينة البيرجنز لوحدك |
Dışkısında kan olabileceğini fark ettim ki, bu ülser kanaması olduğunu gösterir. | Open Subtitles | اكتشفت أنه قد يكون دم بالبراز مما يشير لوجود تقرح |
Kendime gülebileceğimi fark ettim. | TED | اكتشفت أنه بإمكاني الضحك على نفسي. |
Ama kısa sürede öğrendim ki, Bay Christopher, Hong Kong patentli... otomatik sıkan paspasının ne değerini biliyor ne de çalışıp çalışmadığını. | Open Subtitles | لكنني سرعان ما اكتشفت أنه لم تكن لديه فكرة إن كانت براءة اختراعه لممسحة آلية العصر لها أية قيمة أو إن كانت تعمل |
İki hafta sonra öğrendim ki gelmediği için ona küfür ettiğim zaman o, Doğu Nehri'nde çürüyormuş. | Open Subtitles | بعدها بأسبوعين، اكتشفت أنه بينما ألعن اسمه لأنه لم يأت كان متعفنًا في النهر الشرقي |
Evet! David Palmer suikastinin sorumlusu olduğunu öğrendiğim için. | Open Subtitles | نعم, لأننى اكتشفت أنه المسؤول عن إغتيال (ديفيد بالمر) |