Eğer silahlardan hiç bahsetmediyse hükümet anlaşmasını geçersiz kılıp seninle anlaşma yapacaktır. | Open Subtitles | ,إذا لم يذكر الأسلحة الحكومة ممكن أن توقف الأتفاق و تعطيه لك |
Onun hayatını kurtarmak için benimle yaptığın anlaşma bu. | Open Subtitles | مقابل انقاذ حياته . هذا هو الأتفاق الذي قمتي به معي |
anlaşma iptal oldu. Orada para yok. | Open Subtitles | لقد اُلغى الأتفاق, لم يكن المال موجودا هناك |
Bize daha önce sunduğun aynı anlaşmayı kabul edeceğimi nereden çıkarıyorsun peki? | Open Subtitles | ومالذي يجعلك تظن اننا سنقبل بنفس الأتفاق الذي احضرته لنا من قبل؟ |
Suratına maske geçirmiş bir kaçıkla baş edemiyorsan, Anlaşmamız sona erdi. | Open Subtitles | إذا لم تستطع أنّ تعالج قضية ذو القناع المخيف, الأتفاق سيلغى |
anlaşma, Buz ve senin aranda adil bir kavga. | Open Subtitles | الأتفاق كان ينص على معركة عادلة بينك وبين ايس |
O, bu anlaşmadaki 3. madde. Yoksa, anlaşma olmaz. | Open Subtitles | أنه رقم 3 في هذا الأتفاق والَا فلن يكون هنالك اتفاق |
John, iyi bir anlaşma... iki tarafın da... | Open Subtitles | جون الأتفاق الجيد يكون عندما يرضى عنه الطرفين |
anlaşma bu değildi. | Open Subtitles | ذلك لم يكن اتفاقنا الأتفاق كان تموّل المشروع |
Ray Charles, ya günlük bin dolara en başa yazılır, ya da anlaşma olmaz. | Open Subtitles | عناوين راي تشارلز بألف لكل واحدة أو الغ الأتفاق |
anlaşma yattı. Kısıtlı üyelik olduğunu söylemedin bana. | Open Subtitles | الأتفاق ملغي, لم تخبريني أنها عضوية محظورة |
Sanırım anlaşma yattı, ha? Şu an gerçekten de yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | أعتقد ان الأتفاق ملغي الآن بينما أنا أريد مساعدتك حقاً الآن؟ |
Toplanın millet! Toplanın! Hanımlar, anlaşma şu. | Open Subtitles | فليجتمع الجميع أجتمعوا يا سيدات, إليكن الأتفاق |
Ben sana lazım olan nesneyi getireceğim, sen de bana anahtarı vereceksin. anlaşma budur. | Open Subtitles | أعطيك الغرض تعطينى المفتاح، هذا هو الأتفاق |
Öldürmeden önce onunla anlaşmayı denemediniz mi? | Open Subtitles | ألم تحاولوا الأتفاق معه قبل ان تقرروا قتله ؟ |
Yapmayın çocuklar, anlaşmayı biliyorsunuz. Maureen'in çekimlerini dişlerini yaptırabilsin diye ileri bir tarihe almaya karar vermiştik. | Open Subtitles | بربكم يا رفاق، أنتم تعلموا الأتفاق لقد وافقنا على التأخير حتى تصلح أسنانها |
Anlaşmamız iki bin dolar. Çek kabul ediyor musunuz? | Open Subtitles | ألفان، هذا هو الأتفاق هل تقبل شيكاً بالمبلغ؟ |
Ve seninle benim bir çeşit Anlaşmamız olmalı, bir çeşit... konuşulmadan anlayış... benim gerçekten bir insan olmadığıma dair. | Open Subtitles | ...و أنا و أنت لابد أن يكون بيننا نوع من ...الترتيبات,نوع من الأتفاق غير المنطوق |
Anlaşmaya göre, onların yetkili hakemi olacaktı. | Open Subtitles | كان الأتفاق على أن يكون حكما و وسيطا بينهم |
Prens Char'ı anlaşmanın içine çekmek isterim. | Open Subtitles | أنا على أستعداد أن يكون الأمير تشار جزأ من الأتفاق. |
Anlıyorum ama anlaşmamıza uymamız önemli. | Open Subtitles | أتفهم هذا، لكن هام جداً أن نحترم الأتفاق |
Bakın, durum şöyle. | Open Subtitles | حسنا انظري هذا هو الأتفاق |
Tamam, anlaşma anlaşmadır, o yüzden... | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أن الأتفاق لابد أن يُنفذ،لذا أخلعي هذه |