O hisler, o hissettiğim duygular, işte onlar mimarlığın gücü, çünkü mimarlık matematik ve bölgeleme ile ilgili değil, işgal ettiğimiz yerlere karşı hissettiğimiz hassas, duygusal bağlantılarla ilgili. | TED | ذلك الشعور، تلك الأحاسيس التي أحسها، تلك هي قوة الهندسة المعمارية، لأن الهندسة المعمارية ليست رياضيات وتقسيما. بل هي تلك التقاطعات الحسية المشحونة التي نحسها في الأماكن التي نشغلها. |
duygular, meydan okumalara ve fırsatlara karşı kısa ömürlü şiddetli tepkilerdir. | TED | الأحاسيس هي استجابات مكثفة قصيرة الأجل للتحدي والفرص. |
Ama suan deneyim ettigim fiziksel hisler aslinda daha cok temel zihin-vucut mekanizmasinin sonucudur. | TED | لكن الأحاسيس الجسدية التى أشهدها الآن هى فى الحقيقة نتيجة كبيرة للطريقة الأساسية لعمل الجسم والعقل |
Çalışmalar ilerledikçe, duygu zekâ önünde hep bir engel olarak görülmeye devam etti. | Open Subtitles | تواصل عمله، و بات يُنظر للمزيد و المزيد مِن الأحاسيس كعوائق للذكاء الأعلى. |
Ben büyüdüm, anne. 12 yaşındayım ve tüm acayip duyguları hissetmeye başladım. | Open Subtitles | أنا كبير يا امي عمري الأن 12 سنة ولدي هذه الأحاسيس الغريبة |
Bu adamı yakalamak için elinden geleni ardına koymadığınızı biliyorum, dedektif ama öz kızınızı yem olarak kullanmak acayip duygusuz geldi bana. | Open Subtitles | أعلم أنّكَ أقسمت على تسليم ذلك الرجل للعدالة أيُّها المتحرّي.. لكن استخدام ابنتكَ طُعمًا، هو أمر مجرّد من الأحاسيس. |
İçindeki tarifsiz duygular hakkında konuşmak istiyordu. | Open Subtitles | احتاجت للتحدث عن تلك الأحاسيس الدفينة داخلها |
Kederin, suçluluğun, nefretin de müptelası olursun, çünkü için ölmüş olsa bile, kötü duygular bile yaşadığını hissettirir! | Open Subtitles | لأنه عندما تشعرون باليأس حتى الأحاسيس السيئة تشعركم بالحياة |
Şizofrenler için alan ne kadar dar olursa, duygular o kadar dayanılmaz olur. | Open Subtitles | أتعلمين لمرضى الفصام كلما كان ضاق المكان كلما تصبح الأحاسيس لا تطاق |
Ama Meg, böyle duygular için dışarıdan bir sese ihtiyacın yok, onlar senin içinde. | Open Subtitles | ولكن يا ميغ, أنت لست بحاجة الى صوت خارجي للشعور بهذه الأحاسيس إنها بداخلك |
Şu bilindik hisler ortaya çıkar çıkmaz... derin bir nefes alıp ondan geriye doğru saymaya başladım. | Open Subtitles | عندما بدأت الشعور بتلك الأحاسيس المألوفة القديمة.. أخذت نفساً عميقاً وقمت بالعد عكسياً من عشرة |
Bu güçlü hisler çok işe yarıyor. | Open Subtitles | هذه الأحاسيس المتصاعدة قوية, أليس كذلك ؟ |
Mizah, sıcaklık, sevgi, etkilenme gibi hisler ve gerçekten değer verdiğimiz diğer her şey. | Open Subtitles | الأحاسيس كالفكاهة و الدفء و المودة و الحب و كل تلك الأحاسيس التي نقدرها |
Ses 4: Bizim ülkemizden gelmiş bu sevgi ve duygu seli sonsuza kadar benimle kalacak bir şey. | TED | الصوت الرابع: كل المشاعر و الأحاسيس التي كان مصدرها بلدنا كانت أشياء حقيقية والتي ستبقى خالدة في أذهاننا أبد الدهر. |
En önemli üç duygu, dehşet ve merak, bir süreliğine de olsa herkes fiziken birbiriyle bağlantılıydı. | TED | الأحاسيس الثلاثة الأكثر أهميّة، الروعة و الاعجاب، لقد اتّصل جميع الحاضرين هنا مع بعضهم البعض جسديا لمدة دقيقة. |
Bu kelimeleri yazıp bu duyguları hissedip nasıl bu kadar kolay vazgeçersin. | Open Subtitles | كيف استطعت كتابة هذه الكلمات واحساس هذه الأحاسيس وتتخلى عنا بسهولة ؟ |
Oldu olası duygusal bir çocuktur. Aklının değil kalbinin sesini dinler. | Open Subtitles | انه شاب مرهف الأحاسيس يستمع الى قلبه و ليس عقله |
Ben duygusuz, zor lokma, sıkı bir profesyonelim, değil mi? | Open Subtitles | عديمة المشاعر و الأحاسيس |
Öyle bir his var ki içimde... Çok iyi olacağım. Çok iyi olacağız. | Open Subtitles | لدي تلك الأحاسيس التي تخبرني أنني سأكون بخير أعتقد أننا جميعًا سنكون بخير |
Farkettim ki,birbirimizden süphe ettikçe duyguların bulanıklaştırdıklarını daha mantıklı kılma umuduyla, daha da sahte bir berraklığa doğru sürükleniyorduk. | Open Subtitles | بالرغم من أنني أبادر بالشك مازلت متمسكة بالأمل الكاذب - بأن المبرر يقدر على إبعاد الإرتباك الناتج من الأحاسيس |
Eğer benim hikayemi ve bu hisleri yaşadıysanız, size, bir zamanlar keşke kendime sorsaydım dediğim bir soruyu sormak istiyorum. | TED | إن كنتم مررتم بقصة مشابهة وشعرتم بنفس الأحاسيس أريدكم أن تسألوا أنفسكم سؤالا والذي تمنيت لو سألته لنفسي من قبل. |
Bu örneğe dayalı olarak, kendimizi şuna inandırdık ki beyin kesin tahminler yapıyor ve bunları hislerden siliyor | TED | وبناء على هذا التوضيح، فنحن مقتنعون تماما أنّنا في مجال أن الدماغ يقوم بتنبؤات دقيقة ويقوم بطرحها من الأحاسيس. |
Cebinizde titreşimden daha zengin dokunsal hislerin yeni türlerini duyumsayabilirsiniz. | TED | أو يُمكنك أن تشعر في جيبك بأنواع جديدة من الأحاسيس الملموسة التي هي أكثر وفرةً من الاهتزاز. |