Yaptığı ve yapmaya devam ettiği hataları hayatta kalmak için yaptı. | Open Subtitles | هذه الأخطاء التي يرتكبها و يواصل إرتكابها أظن أنه يحاول الحياه |
Benim yaptığım hataları tekrar ettiğini görmek istemiyorum. Kumarı hayatından çıkar. | Open Subtitles | تفعل نفس الأخطاء التي فعلتها أنا, تسعي خلف كل هذا الهراء |
Benim düştüğüm hataya düşüp sen de çocuklarına oyun oynama. | Open Subtitles | لاترتكب مثل الأخطاء التي ارتكبتها تلقين الدروس |
Kendine bir bak, oturmuş, yaptığın hatalar ve onları nasıl düzelteceğinle ilgili vızıldıyorsun. | Open Subtitles | اصغي لنفسك تجلس هناك وتشتكي بخصوص الأخطاء التي قمت بها كيف تريد استرجائهم |
Tüm bu sebeplerden ötürü Ned'in de benimle aynı hatalara düşmesini istemiyorum. | Open Subtitles | وهذا سبب أعظم بأننى لا أريد لنيد القيام بنفس الأخطاء التي فعلتها |
Güçlü kalmaya çalışıyorum, ama yaptığım tüm hatalarla yüzleşebilirmiyim bilmiyorum. | Open Subtitles | و لكنني لا أعلم إذا أمكنني أن أواجهه كل الأخطاء التي أرتكبتها |
O halde karada yaptığımız hataları denizde tekrar yapmayı nasıl önleriz? | TED | إذًا كيف يمكننا أن نتجنب تكرار الأخطاء التي ارتكبناها على اليابسة، في البحر؟ |
Sanırım benim de yaptığım bazı hataları düzeltmemin zamanı geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لتصحيح بعض الأخطاء التي ارتكبتها. |
- kanıtlayabilecek bir şey var mı? - Benim yaptığım hataları yapma. | Open Subtitles | انصت إليّ، لا ترتكب نفس الأخطاء التي ارتكبتها في حياتي |
O anda sanki bana vahiy indi. Birden yaptığım tüm hataları gördüm. | Open Subtitles | كنت موجود عند ظهورها وفجأة رأيت كل الأخطاء التي إقترفتها |
Hapsedilmenin, hayatında yaptığın hataları fark etmeni sağlaması çok ilginç. | Open Subtitles | من الغريب كيف أن السجن يمنحك الوقت للتفكير بكل الأخطاء التي أرتكبتها |
Umarım kardeşinin düştüğü hataya o da düşmez. | Open Subtitles | لنأمل أن لا يرتكب نفس الأخطاء التي ارتكبها أخوه. |
Hemen oynatacağız ve yapılan hataya dikkat çekmelisin. | Open Subtitles | وكنا سنشغله أثناء البرنامج يجدر بك أن تشير إلى الأخطاء التي ارتكبت |
Oyun sonuna doğru yaptığımız birkaç hataya kadar oyunu kazanmaya çok yakındık. | Open Subtitles | كنا قريبين جدا من الفوز حتى بعض بعض الأخطاء التي وقعت في أواخر المباراة. |
Bu da, meydana gelebilecek hatalara karşı veya bir takım kasıtlı saldırılara karşı savunmasız olduğu anlamına geliyor. Fakat hatalar bile kötü olabilir. | TED | وهذا يعني أنها عرضة لأنواع معينة من الأخطاء التي يمكن أن تحدث، أو أنواع معينة من الهجمات المتعمّدة، ولكن ستكون أخطاء سيئة للغاية. |
Yaptığımız hatalar aslında tahmin edilebilir. | TED | أن الأخطاء التي نرتكبها من الممكن في الواقع التنبؤ بها. |
Öngörülemez olanlar ise, acı bir biçimde, hatalar yapmana yol açacak. | Open Subtitles | تلك التي لا تستطيع ان تتكهن عن .. الحزن و الأخطاء التي ستواجهك |
Tanrı'nın var ettiği bütün sırlara ve hatalara dair ipuçları yakalamaya çalışırlardı. | Open Subtitles | اعتادوا أن يحاولوا العثور على خيوطٍ لحل جميع الأسرار و الأخطاء التي اقترفها الإله |
Yapacağın hatalara karşı seni disipline sokmak benim görevim. | Open Subtitles | إن من واجبي معاقبتك عن جميع الأخطاء التي تقووم بها |
Olabileceğim kişiyi, hatalarla dolu yanımı değil. | Open Subtitles | شخص يمكنني أن أكونه وليس فقط الأخطاء التي ارتكبتها |
Bakın, yaptığım hatalarla yüzleşmeli ve sonuçlarına katlanmalıyım. | Open Subtitles | إسمع , علي أن اواجه الأخطاء التي ارتكبتها وأتعايش مع العواقب |
Bir kurumda iyileşmeye çalışarak, geçmişimle ve yaptığım hatalarla savaşarak 18 ay geçirdim. | Open Subtitles | قضيت 18 شهرا في مؤسسة، أعمل على شفائي، أتعامل مع ماضي وجميع الأخطاء التي فعلتها، وكان هذا صعباً. |