Giysi dolabını ya da çekmeceleri karıştırmalarını istemiyorum,ayakkabılarımı denemelerini de istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدهم أن ينظروا للخزانة أو يفتحوا الأدراج أو يجربوا أحذيتي |
- Sonra çekmeceleri açtı. - Çavuş, bu adamın deli olduğu belli. | Open Subtitles | ثم فتش جميع الأدراج أسمع أيها الرقيب , من الواضح أن ذلك الرجل مجنون |
çekmecelere, pencere kenarlarına odandaki DVD oynatıcı, her yere baktım. | Open Subtitles | تحقّقتُ من الأدراج وعتبة النوافذ ومشغل الأقراص بغرفتكَ |
Marangozların çekmeceler daha kolay açılsın diye kullandıkları Fransız tebeşiriydi. | Open Subtitles | لقد كان نوع من المساحيق الفرنسية الذي يستخدمه صانعو الأثاث حتى يجعل الأدراج تنزلق بسهولة |
Bu Çekmecelerin her birinin üzerinde küçük kartlar var. | Open Subtitles | كل واحد من هذه الأدراج مليئة بطاقات صغيرة. |
Bu merdivenleri günde 15 kere inip çıkamam. | Open Subtitles | لا استطيع ركوب هذه الأدراج خمسة عشر مرة في اليوم |
Uzun zaman önce bir çekmecede silah bulduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | منذ زمن طويل ، أدركت بأنّك حملت مسدّساً في أحد الأدراج |
Bu tarafa gelin! merdivenlerden aşağı inin! Acele edin! | Open Subtitles | من هنا, لينزل الجميع من الأدراج الآن أسرعوا |
Altını kontrol edin, çekmeceleri kontrol edin, odada ki her şeyi kontrol edin. | Open Subtitles | تحققوا تحت السرير ومن الأدراج كلّها وكل إنش من الغرفة |
Önceden dahada beterdi-- Ofise geldiğimde, çekmeceleri yüzlerce kez açıp kapatırım, ve ondan sonrada aceleyle eve giderim ve fırın kapalımı kontrol ederim. | Open Subtitles | كان أسوء من ذلك بكثير، فعندما أتيت إلى المكتب كان يجب أنْ أفتح وأغلق الأدراج مئات المرات |
Diğeri çekmeceleri karıştırıp bir şeyler aradı. | Open Subtitles | و الآخر بدأ بالبحث في الأدراج عن الأشياء و أنا هربت |
Bu da bir başka gizem, mesela nasıl oluyor da giysilerim temizlenip çekmecelere yerleştiriliyor? | Open Subtitles | مثل كيف أنّ ملابسي تُنظّف ثُمّ تُوضع في الأدراج ؟ |
Tüm çekmecelere baktım yine de kremlerinizi bulamadım! | Open Subtitles | , بحثت خلال كل الأدراج و لم يكن بأستطاعتي ايجاد كريماتك |
Çünkü eşarbımı şu çekmecelere koyarım. Bazen eşyalar arkasına düşüyor. Lütfen, bir daha göz atayım, lütfen. | Open Subtitles | أحتفظ بالوشاح بواحد من هذه الأدراج وأحياناً تنزلق الأشياء إلى خلف الدرج |
- Evet. çekmeceler açılmış, kırılıp dökülmüş, darmaduman edilmiş... | Open Subtitles | أجل، الأدراج مفتحة ..وكل ما كان بها مبعثر في الخارج |
çekmeceler açılmış, içindekiler sağa sola atılmış şilte ters dönmüş. | Open Subtitles | أجل، الأدراج مفتوحة وكل ما كان بها مبعثر في الخارج... |
Bu Çekmecelerin her birinin üzerinde küçük kartlar var. | Open Subtitles | كل واحد من هذه الأدراج مليئة بطاقات صغيرة |
Cidden, taşındığımızdan beri merdivenleri kullanmadım hiç. | Open Subtitles | أحدثكِ بجديّة، لم أستخدم الأدراج منذ انتقالنا للمبنى |
Eski paket servis menüleri ve 50 Danimarka Kronu olan bir çekmecede buldum. | Open Subtitles | نعم، كان في واحد من الأدراج مع بعض قوائم الوجبات الجاهزة القديمة و 50 كرونة دنماركية. |
Koşarak merdivenlerden dışarı çıktılar. | Open Subtitles | بلى،وحينها هربت من الأدراج وخرجت من المحطة |
merdivenler bile pislenmişti. | Open Subtitles | حتى أنه كان هناك غائط على الأدراج في الأعلى. |
Dolaplarda, çekmecelerde, koltukların altında. | Open Subtitles | في الخزائن، في الأدراج. تحت الكراسي، في خزانة الملابس. |
Harcamadım. Evdeki çekmeceyi temizledim alt tarafı. | Open Subtitles | لم أفعل، صحيح، كنت فقط أنظّف الأدراج في منزلي. |
Elini bir çekmecenin içine sokuyorlar sonra biri tekmeyle onu kapatıyor. | Open Subtitles | ... يضعون يدك في أحد الأدراج و من ثَم يغلق شخصاً ما الدرج |
Oturma odasında. Küçük dolabın çekmecesinde. | Open Subtitles | في غرفة المعيشة، في صندوق الأدراج الكبير |
çekmece cinlerinden konuşmanın... bu kadar korkutucu olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | التحدّث عن عفاريت الأدراج لن يخفف من خوفي الأن |
İşe, dolapları temizleyip tozlarını alarak başlayabilirsiniz. | Open Subtitles | ثم، لويز، يمكنك أن تبدأ في عن طريق تنظيف الأدراج والغبار كل شيء. |