O kamp maceranızdan sonraki yanlış anlaşılma sebebiyle savcı kaçabilecek konumda olduğunuzu düşündü. | Open Subtitles | بعد سوء الفهم الذي حصل في رحلة التخييم خاصتكم.. الأدعاء العام كان قلقاً من أحتمالية أن يكون الأمر هروباً. |
Ancak savcı ile birçok kez tartıştıktan sonra kendisi basını sürece dâhil etmeme konusunda da çok uğraştı ortak bir noktada buluşmayı başardık. | Open Subtitles | مع ذلك، بعد مناقشة طويلة مع الأدعاء.. والذي بدوره أظهر أهتماماً بأبعاد الأعلام، لقد توصلنا لتسوية، |
Ama savcılık, bir Lord Taylor poşeti dolusu kanıtı ele geçirmek üzereydi. | Open Subtitles | لكن الأدعاء كان على وشك ان حصل على حقيبة مليئة بالأدلة |
Yakın zamanda gerçek savcılık tarafından ziyaret edildim ve bana, ailemi ve kendimi kurtarmak için onları ele vermek isteyip istemediğim soruldu. | Open Subtitles | لقد قابلت الأدعاء الحقيقي مؤخراً و طلب مني و كنت أنوي ان أنقلب على عائلتي و أنقذ نفسي |
Bay Joseph, davacı kısa bir ara vermek istiyor mu? | Open Subtitles | سير جوزيف, هل يرغب الأدعاء فى الحصول على تأجيل ؟ |
- İddia makamı cevap hakkından feragat ediyor. - İyi işti Howard. | Open Subtitles | ان الأدعاء يتنازل عن حقه فى الرد عمل جيد يا هوارد |
Michael hastaneye geri döndüğünde, gerçek savcı onu ziyaret etmek istedi. | Open Subtitles | لذا عاد (مايكل) إلى المشفى عندما حظى بزيارة من الأدعاء الحقيقي |
Günün devamında, Tobias savcı Wayne Jarvis'le tanıştı. | Open Subtitles | لاحقاً في هذا اليوم قابل (طوباياس) الأدعاء, (واين غارفيس) |
Ben savcı rolünü oynayacağım. | Open Subtitles | أنا سأمثل الأدعاء |
{\1c00FFFF}{\3c000000}{\4c000000}Biliyorsun, savcı 'N. Bluth' ismine kayıtlı ve içinde para olan... {\1c00FFFF}{\3c000000}{\4c000000}...bir banka hesabından bahsetmişti. | Open Subtitles | قال الأدعاء ان هناك حساب مالي به مال بأسم (ن. بلوث) و أسمها (نيلي) |
savcılık bana göre değil. Gerçekten bana hiç uymuyor. | Open Subtitles | .الأدعاء العام ليس لي .هو حقاً لايناسبني مطلقاً |
Eminim savcılık ofisi kanıtı incelediğinde bu yersiz, gülünç suçlamalar düşürülecek. | Open Subtitles | عندما يقوم الأدعاء العام بمراجعة هذه الدلائل انا واثقة من ان تلك الإتهامات التي لا مبرر لها |
Elbette hayır, savcılık bizi test etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | بالطبع لا الأدعاء يحاول ان يختبرنا |
savcılık sabit belleklerimize erişim izni isteyecek. | Open Subtitles | كلا, الأدعاء سيريد ان يتفقد القرص الصلب |
Bu davamızı... rayından çıkarmak için yapılmış savcılık girişiminden başka bir şey değildir. | Open Subtitles | مقارنة بمحاولة الأدعاء عرقلة قضينتا |
{\1c00FFFF}Savcılık hepimizi yakından takip edecektir. | Open Subtitles | الأدعاء سوف يلاحقنا جميعاً -و أنا؟ |
Bu işin en baş ağrıtıcı yanlarından biridir ama davacı davalının karakterini sökmeye çalışır. | Open Subtitles | انه الجانب المزعج فى المهنة, سيحاول الأدعاء تمزيق شخصية المتهم |
Ona sanki davacı taraf için soruşturma yapar gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | انت تتعامل معها كما لو كنت تقوم بعمل الأدعاء |
Efendim bu, davacı için davayı bitirir. | Open Subtitles | سيدى القاضى, القضية الآن تبع الأدعاء |
İddia makamı yeni tanıklar getirdi. | Open Subtitles | لقد قام الأدعاء بأحضار شهودا جدد |