Biz en havalı, en zengin ve dunyadaki en adil ulusuz. | Open Subtitles | نحن الأروع الأغنى ، أكثر أمة إستقامة على وجه الأرض |
Ben gergin değilim, ben eğlenceli bir tipim havalı bir tip'im, istediğine sorabilirsin. | Open Subtitles | أنا لست العصبي بل أنا المرح بينهم الأروع بينهم، سلي أي أحد |
Lütfen Wade, tüm doğu kıyılarının en havalı adamıyla şarkı söylemek aptal hayatımın en önemli olayı olacak. | Open Subtitles | اعني انا ويد, رجاءً, معك الغناء في الأروع الرجل الشرقي الساحل كامل الأهم الحدث سيكون الغبية حياتي كامل في |
Dün gece viskinden biraz içmiş olabilirim ve en muhteşem cipsi buldum. | Open Subtitles | ربما قمت بشرب القليل من الويسكي ليلة أمس وتناولت شرائح البطاطس الأروع |
Sadece bu muhteşem geceye yarım saat ara veriyoruz. | Open Subtitles | سهرتنا الأروع على الإطلاق, سوف تتوقف لثلاثين دقيقة, حسناً؟ |
Ve asıl çılgınca olan şu ki patronum benden ona yılın en büyük dedikodusunu anlattığım için çok hoşlanıyor. | Open Subtitles | و الأروع أن مديرتي تحبني لأنني أخبرتها عن الأمر وقالت أنه أفضل خبرسمعته طوال العام |
İki tarafında, diğerinin gazının dünyanın en tatlı şeyi olduğunu keşfettiği dönem. | Open Subtitles | حيث يجد الجانبين غازات الآخر تزداد روعة وإثارة بل الأروع في العالم |
Arkadaşın taşıdığım en havalı kişi. | Open Subtitles | صديقك , مثل الرجل الأروع الذي سمعت به في الأعلى هنا |
Kızınız Williams'daki en havalı, en güzel kızdı. | Open Subtitles | ابنتك كانت الأروع والأجمل في جامعه ويليامز |
Kızınız Williams'taki en havalı, en güzel kızdı. | Open Subtitles | إبنتك كانت الأروع والاجمل في جامعه ويليامز |
Şimdiye kadar alacağın en havalı kız. | Open Subtitles | الفتاة الأروع التي من الممكن أن تكون قد حصلت عليها. |
En havalı robotlar bu kardeşlik klübündedir. | Open Subtitles | كل الروبوتات الأروع ضمن هذه الأخوية. |
- Gördüğüm en havalı en manyak konserdi lan! - Süper ötesiydi! | Open Subtitles | كـانت هذه الأروع ، الحفلة الأكثر امتيازا - كـان هـذا رائعـا جـدا - |
Bu duygular dizisi muhteşem olduğu kadar devre dışı bırakma yeteneği daha da olağanüstü. | Open Subtitles | وبقدر روعة هذه المجموعة من المشاعر ولكن الشيء الأروع هو القدرة على إنهائها أنا لست بحاجة إلى الزائفة رجل خراب عاطفيا. |
Ben hep kendim gibi hissederim. Her zaman muhteşem bir his olmayabiliyor bu. | Open Subtitles | أشعر بأنني على طبيعتي دوماً وقد لا يكون هذا الشعور الأروع دوماً |
Biliyor musunuz bu kayada muhteşem olan kimdi? | Open Subtitles | تعرف من كان الأروع على هذة الصخرة ؟ " إنة" بوبى |
dünyanın en muhteşem insanı nerede? | Open Subtitles | حسناً أين ذلك الأروع شخص في العالم ؟ |
İşte yılın en muhteşem zamanı... | Open Subtitles | "1964" - "إنه الوقت الأروع بالعام" - |
Ian şüphesiz Roma dışında gördüğüm en muhteşem sanat eseri koleksiyonuna sahip. | Open Subtitles | لدى (إيـان) المجوعة الأروع للنهـضة الأوروبية التي رأيتها خارج "رومـا" |
Kataloğumuzdaki en büyük değer çift etkili vanilya esansı.... 4–6 onsluk olabiliyor | Open Subtitles | القيمة الأروع في مجموعتنا هي مستحضر الفانيلا المضاعف القوة والذي يأتي بوزن أربع و ثمان واثنتي عشرة أونصة |
Bayanlar baylar, dünyanın en iyi dansçıları. | Open Subtitles | الراقصون الأروع في العالمِ أيها السيدات والسادة |