Eğer ustaları görecekseniz, onlara ebedi alevden bir parça götürmelisiniz. | Open Subtitles | إذا كنت ستذهبون لرؤية المعلمين يجب أن تحضروا معكم قطعة من اللهيب الأزلي |
Bu ebedi şeyleri sonsuza kadar küçük parçalara ayırmalarına izin verir miydiniz? | Open Subtitles | أستدعهم يـحولون ذلك الشيء الأزلي تلك التي في الأرض إلى أشياء زائله ؟ |
Ahiretin tadını çıkar derdim ama ikimiz de onun sonsuz boşluk olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أود أن أقول التمتع الآخرة، لكن كلانا يعرف هذا هو مجرد العدم الأزلي. |
İyi ile kötü arasındaki o sonsuz savaşla ilgili, ve hepimiz kendimizin iyi tarafta olduğuna inanıyoruz. | TED | إنها تمثل الصراع الأزلي بين الخير والشر ، وجميعنا يعتقد أنه مع فريق الخير. |
Düşünüyorum da bu yaramazı altımda yatan bu yaramazı ömür boyu cezalandırmakla görevliyim. | Open Subtitles | عندما أتذكر أن هناك امرأة شريرة تحتي وأن واجبي الأزلي هو أن أعاقبها... |
Bu babanın ömür boyu süren hayali. | Open Subtitles | هذا هو حلم والدك الأزلي |
ezeli düşmanımın ev partisi davetini kabul ettin herkese geleceğimizi söyleyecek biz de gitmeyeceğiz ve salak yerine düşecek. | Open Subtitles | لقد قبلتَ دعوةً إلى حفلةٍ تقام في منزل عدوي الأزلي وهو سيخبر الجميع أننا سنحضر وعندما لا نذهب سيظهر بمظهر الأحمق |
İyi ile kötü arasındaki ezeli mücadele büyük ordular ile değil her seferinde bir hayat ile verilir. | Open Subtitles | والصراع الأزلي بين الخير والشر لايُحارببالجيوشالعظيمة.. بل بواسطة صوت الناي الذي يرافق الجيوش في وقت واحد. |
İnsanlık en sonunda toplayabileceğimiz bilgiden bir şeyler öğrenebilir, bu dünyayı ve içindeki yerimizi anlamamızı sağlayacak olan ebedi görevimizin bir parçası olarak ve bu sebeple büyük veri büyük bir meseledir. | TED | استطاع البشر اخيرا ان يتعلم من المعلومات التي يستجمعها جزءا من التساؤل الأزلي حول مفهوم الحياة و الوجود و لهذا البيانات الكبيرة هي ذات اهمية كبيرة |
Mezarından ebedi soruyu cevaplamak için kalktın... | Open Subtitles | منبعث من القبر للرد على السؤال الأزلي |
Wally West'i ebedi eziyetinden serbest bırakmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | هُناك طريقةً واحدة لإنقاذ (والي ويست) من عذابه الأزلي |
ebedi soru. | Open Subtitles | السؤال الأزلي |
İsa'nın çektiği ıstırapların boşa gitmediğini gösteren sonsuz mutluluğun ürünüyüm. | Open Subtitles | طفل الفرح الأزلي من خلال وقائع الآلام المريرة للسيد المسيح, هذا هو الجواب المبهج |
Pratiğimin yüzde 95'i artistik anlatımımı kullanarak, gerçek, trajik geçmişle, soyut, sonsuz geleceği uzlaştırmak. | Open Subtitles | نسبة 95% من ممارستي هي استعمال تعبير فني لمصالحة الماضي المأساوي الملموس مع الحاجة المعنوية للمستقبل الأزلي |
Bu benim ömür boyu hayalimdi." | Open Subtitles | إنه حلمي الأزلي." |
Sanatçı ve menajer arasındaki ezeli mücadelenin gayet iyi farkındayım. | Open Subtitles | أنا واعٍ تماماً بالصراع الأزلي بين الفنان والإدارة. |
Okyanusya'nın ezeli düşmanlarına ölüm. Ölüm! | Open Subtitles | الموت للعدو الأزلي لأوشيانيا |