Hafta sonlarını sahilde geçiriyor ve neredeyse her akşam sinemaya gidiyorlardı. | Open Subtitles | قضوا العطلات الأسبوعية على الشاطيء وذهبوا إلى السينما تقريبًا كل ليلة. |
Normal okul ve yaz okulu arasındaki o harika Hafta sonuydu. | Open Subtitles | لقد كانت نهاية الأسبوعية للإجازة الذهبية بين الدراسة الصيفية والدراسة المنتظمة |
Ona uzun bir Hafta sonu olduğunu kimsenin gitmediğini söyledim. | Open Subtitles | اخبرته أنّه طول العطلة الأسبوعية. لايجب أنّ يدخل أيّ شخص. |
İtfaiye Eri Louie Cacchioli, "People Weekly"e şunları anlattı: | Open Subtitles | الإطفائى لوى كاتشيولى أخبر مجلة الناس الأسبوعية |
Us Weekly dergisindeki bir arkadaşıma söyledim genelde çok cocuğu olan insanlarla uğraşırdı, ama şimdi bi kitap eleştirmeni. | Open Subtitles | اتصلت بصديق في يو,إس الأسبوعية الذي عادة يغطي الناس مع مبلغ اجمالي من الأطفال لكنه الآن مراجع الكتاب |
Bunu haftanın her günü yapıyorum. Pazartesi hariç. O gün tatil günüm. | Open Subtitles | انا افعل ذلك كل يوم ما عدا يوم الإثنين فهو عطلتي الأسبوعية |
haftasonları genç avukatların ve eşlerinin golf sahasında çantalarını taşırdım. | Open Subtitles | كنت غلام يساعد للمحامين الشباب فى لعبة الجولف خلال إجازة العمل الأسبوعية وزوجاتهم |
Bu mükemmel Hafta sonu tatilinin boşa gittiğini görmek istemem. | Open Subtitles | أكره أن أرى تلك العطلة الأسبوعية في المنتجع تذهب هباءاً |
Bir dahaki sefere patronuna bağırma da seni Hafta sonu da çalıştırmasın. | Open Subtitles | المرة القادمة لا تصرخ برئيسك لكي لا يجعلك تعمل خلال العطل الأسبوعية |
Bu Hafta sonu meşgul müsün bilmiyorum ama ailemin bir kulübesi var. | Open Subtitles | لا أعلم إذا كنتِ منشغلة هذه العطلة الأسبوعية ولكن عائلتي ستقيم مخيم |
Bazıları hâlâ çalışabiliyordu ama bir sonraki Pazartesi ortaya çıkabilmek için akşamlarını ve Hafta sonlarını yatakta geçirmek zorundaydı. | TED | بعضهم واصل عمله، لكنهم يقضون أمسياتهم وعطلاتهم الأسبوعية في السرير، كي يستجمعوا قواهم لبدء أسبوع جديد. |
Genel olarak, sessiz yerler arayın, özellikle Hafta sonları veya tatil yapacaksanız. | TED | عامةً، ابحثوا عن الأماكن الهادئة، وخاصة خلال العطلة الأسبوعية أو الأجازة. |
Şayet beni kovmazsanız Hafta sonuna kadar buradayım. | Open Subtitles | حالياً أقضى عطلتي الأسبوعية إلا إذا ألقيتِ بي للخارج |
Son zamanlarda Hafta sonlarınızı epey uzun tutuyorsunuz, değil mi ama? | Open Subtitles | كان لديك عدد كبير من العطلات الأسبوعية مؤخرا بشكل أكبر من المعدل, أليس كذلك ؟ |
San Francisco Weekly'den bir muhabir arayıp kulüp hakkında tonla soru sordu. | Open Subtitles | هنالك صحفي من، "سان فرانسيسكو الأسبوعية " اتصل و سألني الكثير من الأسئلة المُتعبة حول النادي |
Evet, Weekly için bunun üzerine bir hikaye hazırlıyorum. | Open Subtitles | -نعم أنا أقوم بكتابة قصة عن ذلك للمجلة الأسبوعية |
Aslına bakarsan, Mission Valley Weekly dergisiyle bir görüşmem var. | Open Subtitles | " في الحقيقة لدي اجتماع مع "مهمة فالي الأسبوعية |
Bu haftanın sonunda da tam bir canavara dönüşeceksin. | Open Subtitles | و بحلول نهاية هذه العطلة الأسبوعية ستصير وحشاً. |
Ondan sonra üniversiteye gideceğim. Sadece haftasonları birlikte olabiliriz. | Open Subtitles | ثم اذهب للكلية ثم سنقضى العطلات الأسبوعية فقط مع بعضنا |
haftalık ekip buluşmalarımızın her birinde, ekibin çalışma şeklini değiştirme hakkındaki bir öneriye ilişkin bir münazaraya 10 dakika ayrılabilir. | TED | يمكن تخصيص 10 دقائق من اجتماعاتنا الأسبوعية للنقاش حول المقترحات بشأن تغيير الطريقة التي يعمل بها الفريق. |
Eğer ona o haftasonu yardım edersem kabul edeceğini, hatta eski şartlarda -yüzde 10 ve kendim için bedava mal- kabul edeceğini söyledi. | Open Subtitles | وافقت واستمرينا على نفس الاتفاق كما في السابق نسبة عشرة بالمائة لو كنت قد ساعدتها في تلك الإجازة الأسبوعية |
Her pazartesi haftasonundan kalan tüm parayı bankaya transfer ediyorlar. | Open Subtitles | كل اثنين يجلبوا النقود فى الإجازة الأسبوعية إلى بنك المدينة |