Değil mi? Çok daha uçucu kahverengi hardal tohumu, biraz beyaz şarap , azıcık, | TED | اليس كذلك؟ بمزيد من الخردل الأسمر الفواح, وبعض النبيذ الأبيض, يداعب الأنف |
Chrissie Lou Connors, soluk kahverengi saçları ve küçük memeleri var. | Open Subtitles | كريسي لو كونرز كان عندها الشعر الأسمر القذر والثدي الصغير |
6 aylık kış uykusundan çok acıkmış uyanan gururlu kahverengi ayı bile yakalanması zor karibu ile birlikte baharda çayırlıkta otlamaktan memnundur. | Open Subtitles | جوّع من النصف في السّنة من البيات الشتوي حتى الدبّ الأسمر المهيب قنوع بللرعاية في الربيع |
Güzel. Bu arada o Siyah piçi de gebert. | Open Subtitles | جيد ، قومي بتفجير الوغد الأسمر و إنتي هناك |
Cocuk: Burada siniflar arasinda bir fark yok, ayni sekilde, beyazla zenci veya zenginle fakir arasinda da. | TED | طفل: لاتوجد تفرقة هنا بين الطبقات, ولابين الأبيض و الأسمر, او إذا كنت تملك مالً ام لا. |
Okul, yemekler uzun boylu, Esmer, yakışıklı İtalyanlar. Tamam mı? | Open Subtitles | أنتِ تعرفين، الدراسة، الطعام، الشباب الإيطالي الوسيم الأسمر طويل القامة. |
Okulundaki tek siyahi çocuğun kendisi olduğunu söyledi bana. | Open Subtitles | أخبرني أنه الولد الأسمر الوحيد في مدرسته |
kahverengi ayının başarısı uyku kilosuna ulaşabilmektir. | Open Subtitles | النجاح في عالم الدبّ الأسمر مسألة بسيطة للوصول الي وزن النائم الواحد. |
Ayrıca açık kahverengi saçlıymış. | Open Subtitles | قالَ الخليلُ أيضاً كَانَ عِنْدَهُ الشَعر الأسمر الفاتح. |
Çizgili bir tişörtü vardı, kahverengi saçlı. | Open Subtitles | هو يحصل على القميص المخطّط على، الشعر الأسمر. |
Buna kahverengi bombacı diyorlar... çünkü içtiğinde, donuna sıçarcasına uçuyorsun! | Open Subtitles | هذا مسمّى له مفجّر القنبلة الأسمر. . ' لانه عندما تدخّنه، تصبح متحجر وتوسخ ملابسك الداخلية |
Yoldaşlarım, bu kahverengi gömlekliyle konuşarak onu ancak cesaretlendirmiş olursunuz. | Open Subtitles | يارفاق، يارفاق التحدث لهذا القميص الأسمر أنتم فقط تشجعونه |
Lezzetli, besin değeri yüksek, kızıl kahverengi olan bu waffle'ı kim tadarsa o şehirden bir adım bile dışarı gidemez. | Open Subtitles | لذيذة جداً , والغني الأبيض و الأسمر و أي شخص تذوقهم قرروا بأنه لن يغادرو المدينة أبداً |
Eddie durmadan söylediğin, şu şişko kahverengi olan adam ne diyordu? | Open Subtitles | إيدي، مالشيء الذي دائمًا تقوله مقولة الرجل الأسمر السمين؟ |
Siyah beyaz arası ayrımcılık yapmamalısın. | Open Subtitles | لا يمكنك التمييز بين الأسمر والأبيض اللون |
Ne beyaz bir adamla mutlu olabildin ne de Siyah bir adamla. | Open Subtitles | بالبداية انتي لم تكوني سعيدة مع ذلك الرجل الأبيض والآن لستي سعيدة مع الرجل الأسمر |
Bu partideki tek zenci benim sanıyordum. | Open Subtitles | من المفترض أننى الشاب الأسمر الوحيد فى هذه الحفلة |
Sınıfındaki diğer tek zenci çocuk. Bir beyazla mı çıkmasını istiyorsun? | Open Subtitles | انه الفتى الأسمر الوحيد في نفس عمرها هل تفضل أن تواعد ابنتك فتى أبيض ؟ |
Elimden geldiğince yıllarca direndim çünkü okuldaki tek Esmer çocuk olarak zaten sütlaçtaki çikolata parçacığı gibi hissediyordum ve daha farklı görünme fikri hiç cazip değildi. | TED | رفضت ذلك لسنوات عديدة لأني ولكوني الأسمر الوحيد في المدرسة، شعرت أنني رقاقة شوكولاتة في وعاء من الأرز، وفكرة أن أصبح أكثر اختلافاً، لم تكن جذابة. |
Caz, domuz ayağı ve Esmer teni sever. | Open Subtitles | هي تحب الجاز وأقدام الخنزير واللحم الأسمر |
Selam. İri kıyım siyahi erkek arkadaşın buralarda mı? | Open Subtitles | هل صديقكِ الأسمر الضخم موجود ؟ |
Dağlarda, Asmar ve eğer Azur beni kurtarmasaydı ben burada olamayacaktım. | Open Subtitles | في الجبال ، الأسمر... .. و أنا لن اكون هنا لولا مساعدة أزور لي |
Renkli herif uyuşturucularını başarıyla satın aldı. | Open Subtitles | الأسمر نجح في شراء مخدّرك |
Bilirsin, şu koyu tenli, yakışıklı, kısa boylu çocuk. | Open Subtitles | تعرفينه , انه ذلك الشاب الأسمر الوسيم |