Harika. Sen içkileri ısmarla. Ben işeyip geliyorum. | Open Subtitles | هذا عظيم، اطلب الأشربة أنا سأقصد دورة المياه |
Ben gazoz istedim ama barmen bana bu sarı, maltlı içkileri verdi. | Open Subtitles | ،طلبت صودا ولكن الساقي ظلّ يعطيني من هذه الأشربة صفراء اللون |
Yeni bir bikini aldım havuzdaki içkileri buralara koyarız. | Open Subtitles | لدي ملابس سباحة جديدة لذا الأشربة التي على حوض السباحة سيكون على هؤلاء |
Beles içecek ondan da tatlidir. | Open Subtitles | الأشربة المجّانية أفضل حتى. |
Beleş içecek ondan da tatlıdır. | Open Subtitles | الأشربة المجّانية أفضل حتى. |
Demek şimdi insanı kör edecek içkilerle karşıladığın en gözde konukların olduk. | Open Subtitles | نحن الآن من أفضل ضيوفك تقدم لنا أفضل أنواع الأشربة |
Dolaptan tarihi geçmiş içecekleri al. | Open Subtitles | أبعدي تلك الأشربة الفاسدة من المبرد. هيّا. |
Sıvı içkileri de severim. | Open Subtitles | صادف أنّي لا أحب الأشربة نصف المثلجة |
- İçkileri karıştırmayalım. - Bir şey olmaz. Hep yanlış biliniyor. | Open Subtitles | لايمكن خلط الأشربة معا |
İlk içkileri aldığın için de Jordan'ın kalbini kazandın. | Open Subtitles | كما أنك كسبت ود (جوردن) لأنك دفعت ثمن الدفعة الأولى من الأشربة |
Artık içkileri birbirine karıştırmak yok. | Open Subtitles | لا مزيد من الأشربة المخلوطة |
Ben gidip içecek bir şeyler getireyim. | Open Subtitles | سأحضر لنا بعض الأشربة |
İçecek bir şey ister misin? | Open Subtitles | الأشربة أولاً؟ |
Evlendiğimde tüm bu reality şovlar, eğlenceli müzik pembe içkilerle tanıştım ve çok güzeldi ve bedava geçiş iznim vardı, çünkü karım beni "zorluyordu." | Open Subtitles | عندما تزوّجت، تمّ تعريفي على برامج تلفزيون الواقع الموسيقى المرحة، الأشربة الورديّة، وكانت أفضل، |
Geçen yaz şekerli içecekleri kafaya diktiğin gibi dik topları da. | Open Subtitles | أركلها كما ركلت الأشربة الحلوة الصيف الماضي |