Devamlı etrafı tarayan bir dozölçeriniz olmalı, devamlı bir hükümet görevlisiyle olmalısınız, acımasız radyasyon kuralları ve sürekli kirlilik izlemesi var. | TED | عليك ان تحسب جرعات الأشعاع علي الدوام وعليك أن تنبه الحكومة دوما وهناك قواعد صارمة خاصة بالإشعاع ورصد التلوث المستمر. |
Yuva ve halk rakibe karşı üstün geliyor ki rakip radyasyon. | TED | المنزل والمجتمع هي القوي التي تتغلب علي حتي الأشعاع |
Nesne'den yayılan radyasyon, daha önce gördüklerimizden farklıdır. | Open Subtitles | الأشعاع الصادر من الأداة لايبدو كأي شيئاً رأيناه من قبل |
Bir tür radyasyona tabi tutulmuş belki. | Open Subtitles | أننى لا أعرف لربما تعرض لنوعاً من الأشعاع أو شيئاً من هذا القبيل |
radyasyonun yeraltındaki suya sızmasını istemiyorduk. Depolama havuzu bu mu? | Open Subtitles | و لم نكن نريد الأشعاع أن يتسرب إلى المياه الأرضية |
radyasyon düzeyi, öldürücünün ötesindeydi. | Open Subtitles | مستوى الأشعاع القاتل فيه تجاوز الحد المسموح |
radyasyon beyin dalgalarını, dikkat seviyesini, testosteronları etkiler. | Open Subtitles | الأشعاع يؤثر على موجات الدماغ مستوى التركيز, العضلات |
Ama şu anda aklınızın alamayacağı derecede radyasyon sızdırıyor. | Open Subtitles | الآن، يسرب الأشعاع. كأنكم لن تصدقون ذلك. |
Önemli durumlarda, polis yanında küçük boyutlu radyasyon dedektörü taşır. | Open Subtitles | في الأحداث الكبرى، الشرطة تحمل جاهز كشف .الأشعاع الذي يصدر صوتاً |
radyasyon bizi öldürmeden önce 11 dakikamız olacak. | Open Subtitles | أعطنا 11 دقيقة لكي نحلق بالطائرة قبل أن يقتلنا الأشعاع |
Vücudunda 430 milisievert radyasyon taşıyordu. | Open Subtitles | كانت تحمل في جسدها 430 وحدة من الأشعاع المؤيّن |
radyasyon bizi öldürmeden önce 11 dakikamız olacak. | Open Subtitles | أعطنا 11 دقيقة لكي نحلق بالطائرة قبل أن يقتلنا الأشعاع |
Burada maruz kaldığımız radyasyon saatte 300 röntgen çektirmekle eşdeğerde. | Open Subtitles | ... الأشعاع الموجود هنا يصيبنا بـ 300 "روينتجينس" في الساعة |
radyasyon metre bir şey bulamadı. | Open Subtitles | نعم، سيدي؟ أجهزة الأشعاع أخرجت لا شيء |
Ayrıca vücudunda anormal derecede radyasyon vardı. | Open Subtitles | ومستوى غير طبيعي من الأشعاع في جسدها |
radyasyon düzeyi neredeyse kırmızı. | Open Subtitles | مستويات الأشعاع أوشكت على الوصول للأحمر |
Hedefin kendini elinde olmadan yüksek dozda radyasyona maruz bıraktığına ve etkilerini önlemek için beslenmeye ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أن الهدف عرّض نفسة لجرعات عالية من الأشعاع و تغذّى لمواجهة الأثار |
Ben güneş fırtınalarından endişeleniyorum. Verilerde radyasyona da rastlıyorum. | Open Subtitles | أنا قلق من أحتمال ممتاز من أندلاع النشاط ,الأشعاع الفورى |
Şiddetli radyasyona maruz kalmış. | Open Subtitles | لقد تم تعريضها لكمية كبيرة من الأشعاع |
"Lazer" kelimesi, uyarılmış emisyon yoluyla radyasyonun ışık amplifikasyonu yapmasına denir. | Open Subtitles | وكلمة ليزر تعني توسيع الضوء من قِبل إطلاق منشط من الأشعاع |
Yaban domuzu, başak, geyik , hepsi bölgeye geri döndüler, radyasyonun çok ciddi ve olumsuz etkilerine büyük insan göçünün aksine karşı geldiler. | TED | الخنزير البري، الوشق، الغزال الأمريكي، لقد عاد الجميع إلى المنطقة بالقوة، أثار الأشعاع المدمرة والواضحة للغاية تبدوا ملفقة بتنامي مؤشرات الهجرة الجماعية للبشر |
Bunun anlamı da; radyasyonun bir kısmı fark edilmeden duvardan geçmiş olabilir. | Open Subtitles | و هذا يعني أن بعضاً من الأشعاع ربما عبر من خلال الحائط و لم نكتشفه |