Dolayısıyla Mars yüzeyinde yapacağımız eğlenceli şeyler hakkında bir çeşit bilgi veriyor. | TED | إذا هذه نوعا ما فكرة عن الأشياء الممتعة التي نقوم بها على المريخ. |
Dinle, dığer tüm eğlenceli şeyler yasak olduğuna göre gözcü yerinde biraz kuralların dışına çıkmaya ne dersin? | Open Subtitles | بما أن كل الأشياء الممتعة الأخرى ممنوعة ما رأيك أن نعبث قليلاً؟ |
Sırtına bastırdığınızda Elmo elini dizinize koyup eğlenceli şeyler söyler. | Open Subtitles | عند تضغط على ظهره، إلمو يضع يده على ركبتك و يقول الأشياء الممتعة. |
Çoğu keyifli şey zamanın verimsiz kullanışından oluşur. | Open Subtitles | معظم الأشياء الممتعة تكون استعمالًا غير فعال للوقت |
Evet, ayrıca bekar birisi olarak yapabileceğin eğlenceli şeyleri düşün. | Open Subtitles | بالإضافة ، فكر بكل الأشياء الممتعة التي يمكن ان تفعلها كشاب أعزب |
Çok eğlenceli şeyler alınmış. | Open Subtitles | هنالك بعضُ الأشياء الممتعة للفت الإنتباه |
Tamam, yapabileceğimiz başka eğlenceli şeyler neler? | Open Subtitles | حسنا، فما الآخر الأشياء الممتعة يمكن أن نفعل؟ |
Dinlen, çünkü yarın senin için çok eğlenceli şeyler hazırladım. | Open Subtitles | وارتاحي، فقد حضّرت كثيراً من الأشياء الممتعة لكِ |
Düşünüyordum da aynı yerde olsaydık.., ...ne kadar eğlenceli şeyler yapıyor olurduk. | Open Subtitles | أفكر دائما بكل الأشياء الممتعة |
Bu tip eğlenceli şeyler. | Open Subtitles | كل تلك الأشياء الممتعة. |
Tüm bu eğlenceli şeyler. | Open Subtitles | تعرف، كل تلك الأشياء الممتعة |
Bugün bir sürü keyifli şey yapabilirdik ama o golfe gitmeye karar verdi. | Open Subtitles | اليوم كان بإمكاننا عمل كل أنواع الأشياء الممتعة سويًا، لكنه قرر الذهاب للعب الغولف! |
eğlenceli şeyleri paketlersin. | Open Subtitles | حسناً، لقد قام بحزم الأشياء الممتعة |
Axl, kampüsün içinden hızlı geçtik listemdeki görmek istediğim eğlenceli şeyleri göremedim. | Open Subtitles | أكسل) لقد قدت السيارة لحرم الجامعة بسرعة) ولم أتمكن من رؤية أي الأشياء الممتعة من قائمتي |