Babam buraya gelebilmek için koyun çalmanın tüm belasını başına aldı. | Open Subtitles | كان على أبي القيام بسرقة الأغنام للحصول على رحلة إلى هنا |
Hatırlat da bir daha onun çiftliğinden koyun çalmayayım. O dilsiz, sağır değil. | Open Subtitles | لا أذكر خشخشة أكثر من الأغنام مزرعته اه، قال انه صامت لا اصم |
Hala koyun sayıyor ya da psikopatlar her ne rüya görüyorsa. | Open Subtitles | ومع عد الأغنام أو أيا كان الجحيم لكم المرضى النفسيين حلم؟ |
koyunlar, traktörler ve İngilizlere duyulan genetik düşmanlığa. | Open Subtitles | الأغنام.. الجرارات.. و وراثة الكراهية من الإنجليز. |
Çiftçilerin en iyi dostu. koyunları ve uzun buğday tafrasının yanında. | Open Subtitles | أفضل صديق المزارعين، بالقرب من الأغنام و حقل القمح طويل القامة. |
Nesli tükenmekte olan bir koyun türü muflon'a da aynı şey yapıldı. | TED | نفس الأمر وقع مع الموفلون، حيث انها من الأنواع المهددة بالانقراض من الأغنام. |
Tamam mı? Oyun kontrolörlerine sahip olmadan önce koyun eklemlerine sahiptik. | TED | حسناً. قبل حصولنا على ألعاب رائعة كانت لدينا مفاصل الأغنام. |
Bu yanardağlarda 20,000 kadar koyun olmalı... ama bizim sadece bir tabak dolusu havucumuz var. | Open Subtitles | لا بُد أن هناك 20.000 من الأغنام هناك على تلك البراكين و نحن نملك صحن مليء بالجزر |
Bugünlerde koyun ve ineklerimizi katlediyorlar. | Open Subtitles | في هذه الأيام هم يعملون في جزارة الأغنام والماشية |
Evet öyle ilerliyor! koyun ayaklanmasından zar zor kurtulduktan sonra dev gibi botları olan bir kedi gelmiş... | Open Subtitles | بلي كذلك، بعد أن نجا بالكاد من تدافع الأغنام |
İhtiyar Ward bana on koyun verdi. | Open Subtitles | وجدت عجوزاً يُدعى روي ليعطيني عشرة من الأغنام |
Ama dediler ki, öyle küçüklermiş ki bir araya getirsen... altı düzgün koyun kadar etmezler. | Open Subtitles | قلت اه إنهم صغار جداً ضعهم معاً و لن يعدلوا ستة من الأغنام العادية |
İhtiyar Ward bana on koyun verdi. | Open Subtitles | وجدت عجوزاً يُدعى روي ليعطيني عشرة من الأغنام |
Ama dediler ki, öyle küçüklermiş ki bir araya getirsen... altı düzgün koyun kadar etmezler. | Open Subtitles | قلت اه إنهم صغار جداً ضعهم معاً و لن يعدلوا ستة من الأغنام العادية |
Hata yapmadığım sürece üç yerde koyun bulabiliriz. | Open Subtitles | إذا لم أكن مخطئا يمكن أن توجد الأغنام في 3 أماكن |
Yani, koyunlar ve tacizci bir babadan başka bir şey olmayan çiftlik evine kapatılmış gibi. | Open Subtitles | محبوسين داخل بيت المزرعة ولا شئ هناك سوى الأغنام وأبونا المتعسف، صحيح |
Eğer zıplayamazsan, seni ahırdaki diper koyunlar gibi yapacaklar. | Open Subtitles | إذا كنت لا يمكن القفز، أنها مجرد ستعمل تجعلك الأغنام آخر في المذود. |
Hani çitten zıplayan koyunları saydığın gibi. | Open Subtitles | مثل الطريقة التي تعدين بها الأغنام عندما يقفزون من فوق السياج |
O kadar koyunu yedikten sonra bir yerlere sıçmış olmaları lazım. | Open Subtitles | أعتقد أنهم بعد أكل كل هذه الأغنام يجب عليهم أن يأخذوا راحة في مكان ما |
Bugünkü komşularımız gibi, geçimlerini güç bela denizden ve... koyundan sağlıyorlardı. | Open Subtitles | مثل جيراننا اليوم، لقد كانوا يستروا ويؤمنوا أنفسهم من الأغنام والبحر |
İnsanlara okumadan önce şiirlerimi inek ve koyunlara okurum. | Open Subtitles | أنا أيضا. أقرأ قصائدي للأبقار و الأغنام قبل أن أقرأها للناس |
Adamlar koyunların altında sürünüyor da olabilir koyunların oynaşması da. | Open Subtitles | خصوصاً ان الاعداء يسيرون مع الأغنام او هذهِ اغنام تتحرك |
çoban tanrısı, Firavun'un tanrılarından güçlü mü göreceğiz. | Open Subtitles | سنعلم ما إذا كان إله راعى الأغنام أقوى من آلهة فرعون |
hayır, keçilerin orada buluşacağız. | Open Subtitles | لا،إنهكانقرب الأغنام. |
Yayıkta kendi tereyağımızı yapabilir, koyunlardan kazak örebiliriz! | Open Subtitles | و يمكننا بعد ذلك أن نصنع الزبد بأنفسنا، و نصنع ملابس من جلود الأغنام |