Eminim, seninle tüm kanıtları vermenin en iyi yol olduğunda hemfikirizdir. | Open Subtitles | أَنا متأكّدُ أنت سَتَقْبلُ بأنّ أعطيتَ كُلّ الدليل، هذا مخرجُكَ الأفضلُ. |
en iyi dostun ama onunla yaşıyorsun. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّه صديقُكَ الأفضلُ لَكنَّك تَعِيشُ معه. |
Bu beladan kurtulmak istiyorsan, en iyi şansın bu. | Open Subtitles | إن أردت الخروجَ من ذلك، إنها فرصتُكَ الأفضلُ. |
Sence bazen birinin kalması daha iyi olur mu? | Open Subtitles | هل تَعتقدُى انه من الأفضلُ أحياناً إن يظل الشخص موجود؟ |
Ödülü kazanmak için en iyi şansımın o olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّه فرصتُي الأفضلُ في الفوز بتلك الجائزة الماليةِ |
Ben göle ayaklarımı sokmadan benim için ateş yaksan iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضلُ لكَ بأن تشعلَ نارً لأجلي قبلَ أن أخطو خطوة في تلكَ البحيرة |
O kurşun bunu yapanı bulmaktaki en iyi ipucumuz. | Open Subtitles | تلك الرصاصةِ دليلنا الأفضلُ في إكتِشاف الذي فعلَ هذا. |
Dünyanın en iyi doktorları olacak. | Open Subtitles | و يتوفرون على أفضلِ الأطباء في العالم، و الأفضلُ من ذلكَ كلهِ، |
Görünüşe göre en iyi yaptığın şey de bu. Bir şeyler yemen lazım. Hepsini ben yiyemem. | Open Subtitles | يبدو انه الأفضلُ لكِ على كل حال. لقد كنت مخطأً. |
Beni, size tüm kalbiyle iyi şeyler hisseden, iyi niyetli yaşlı bir adam olarak düşünün. | Open Subtitles | حاولْ إعتِبارني كa رجل عجوز بلطف الذي لَهُ فقط مصالحُكَ الأفضلُ في الواقع. حَسَناً. |
- İyi hamle. - Aile içinde. | Open Subtitles | دية حرّكُته الأفضلُ و ماشية في العائلة |
Sanırım devam etmesek daha iyi olacak. | Open Subtitles | أعتقد من الأفضلُ لو لا نَستمرُّ. |
Ailen için sana en doğru geleni yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعرفُ بأن عليكَ فعلُ ماهو الأفضلُ لعائلتكَ. |
Bu benim en iyi buluşum, diyorum sana. | Open Subtitles | هذا إختراعُي الأفضلُ لحد الآن. |