Sonra Violet, broşuma hiç yakışmayan o çirkin yeni elbisesini giyip eski küpeleri taktı. | Open Subtitles | ثم ارى فيوليت فى هذا الفستان القبيح الذى اشتبك مع البروش خاصتى, وهذه الأقراط القديمة |
Şu boktan küpeleri de çıkar, çünkü onların da işi bitmiş. | Open Subtitles | انزعي هذه الأقراط اللعينة لأنه تم إستهلاكهم |
Bunlar kolej öğrencileri, kendilerine harcadıkları şeylerin çoğu küpeler ve makyaj malzemeleriydi. Bir kadın, yeğeni için oyuncak aldığını söyledi. | TED | كانت أشياء مثل الأقراط و الماكياج قالت امرأة أنها اشترت حيوانا محشوا لبنت أختها |
Ve sevdim bu küpeler, l onları ödünç ve onları geri vermedim. | Open Subtitles | و تلك الأقراط التي تحبينها لقد اقترضتهم و لم أعدهم |
Ah evet, küpeleriniz, küpe takma fikrini sizin keşfettiğinizi sanmıyorum | TED | أوه حسنا، أقراطك أنا لا أفترض انك أبتكرت فكرة الأقراط |
Orta yaş sendromlarına ne iyi gelir biliyormusun? Bir küpe yada Mazda Miata | Open Subtitles | هل تعرفون ما هو الجيد لأزمة منتصف العمر الأقراط أو سيارة مازدا مياتا |
Bu küpelerden başka birşeyin yok mu? | Open Subtitles | لا يبدو أنكِ ودودة ؟ ألديكِ شيء أخر غير تلك الأقراط ؟ |
Erika, satın aldığın sevimli küpeleri Asia'ya göstersene. | Open Subtitles | ايوريكا، أري سيا الأقراط التي إشتريتيها. |
Şu küpeleri çay takımıyla filan değiştirirsin. | Open Subtitles | وإستبدلي تلك الأقراط بمال لتجلبين خدمة تقديم الشاي في الحفل أو ما شابه |
Çünkü sen ona küpeleri söylediğin zaman, seni dinlemedi bile. | Open Subtitles | كما لو أنه يسمعني لأنّك عندما أخبرته بشأن الأقراط لم ترمش عيناه حتى |
O'ndan birşeyler çaldı, küpeleri, telefonu filan gibi.. | Open Subtitles | أن تسرق أشياء منها مثل الأقراط, الهاتف النقال ومثبت التقويم الخاص بها |
küpeler çok fazla. | Open Subtitles | هذا ليس مضحكاً إنها بحاجة إلى مساعدتي بالفعل الأقراط غير مناسبة |
küpeler pek bana göre değil, K.C. | Open Subtitles | الأقراط ليست في الحقيقة ما أنا عليه يا تشابي الأصغر |
Bu küpeler nasıl duruyor? | Open Subtitles | إنه عقد حياة جديد و الآن ما رأيك في هذه الأقراط ؟ |
O küpeler yüzünü gerçekten küçük gösteriyor. | Open Subtitles | تلك الأقراط تجعل من وجهك يبدو صغيرا حقا حسنا.. |
Bak söylüyorum bu, dükkan soymaktan ya da küpe aşırmaktan daha iyi. | Open Subtitles | ؤأكد لك هذا أفضل من زيارة المركز التجاري وسرقة الأقراط من المتاجر |
Doğa bu heybetli canavara bir çift küpe gibi taksın diye iki klor atomu vermiş. | TED | أعطت هذا الوحش المهيب اثنين من ذرات الكلور ليلبسهم كزوج من الأقراط. |
Evet, çok güzel olduklarını düşündüğüm bir çift küpe takan bir kadın görmüştüm. | Open Subtitles | النساء حسنا، لقد رأيت ارتداء الأقراط أعتقد بأنه كانت جميلة جدا. |
Bir erkeğin nasıl biri olduğunu sana aldığı küpelerden anlayabilirsin. | Open Subtitles | أنت دائماً يمكنك معرفة ما هو نوعية الشخص رجل يعتقد بأنك من الأقراط التي يعطيك أيها. |
Şu küpelere bakın bir. Nişan hediyeniz. | Open Subtitles | فكر في هذه الأقراط على أنّها هديّة خطوبتك. |
Bu küpelerin normal fiyatı 6,000,000 dolar. | Open Subtitles | هذه الأقراط تقدّر على الأغلب بـ ستة ملايين دولارات |
Kendine dikkat et. küpelerini sevdim. Uçuyor gibiler. | Open Subtitles | اعتني بنفسك تعجبني هذه الأقراط التي يمكنها الطيران |
Erkeklerde küpeyi hep sevmişimdir. | Open Subtitles | لقد أحببت دوما الرجال الذين يرتدون الأقراط |
Cüzdanı, büyükannemin bana verdiği elmas küpelerle yakabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إخراجهم باستخدام هذه الأقراط البلورية التي أعطتني إياها جدتي |
Ama size satabileceğim ucuz küpelerim var. | Open Subtitles | ولكن .. لدى بعض الأقراط التى يمكننى أن أبيعها لك بسعر رخيص |