Ama bu işitme cihazları her ne kadar o dönemde piyasadaki en güçlü cihazlar da olsa, yeteri kadar yardımcı değillerdi. | TED | ولكن رغم أن هذه الأجهزة كانت مساعدات السمع الأقوى في السوق آنذاك، لم تكن مفيدة للغاية. |
Ama neticede, her şirkette en güçlü değişim sinyalini işte bu iki karar veriyor. | TED | لكن هذين القرارين اللذين في نهاية المطاف سيرسلان علامة التغيير الأقوى في أي منظمة. |
Yüzbaşı Danko şu anda elinizde, dünyanın en güçlü silâhını tutuyorsunuz. | Open Subtitles | أنت الآن المالك الفخور للمسدس الأقوى في العالم |
Okulun en güçlü grubuna üye olmak istemiştin. | Open Subtitles | أردت لكي تكون عضو الزمرة الأقوى في المدرسة. |
Söylediğin şeyi getirirsen örgütün, Güneydoğu Asya'nın en güçlüsü olur. | Open Subtitles | أحضر ما وعدته ونقابتك ستصبح الأقوى في جنوب شرق أسيا |
Amerika dünyanın en güçlü devleti olarak kalacak ve bu güç ortak bir diplomasi ile pişmanlık duyulmadan büyüyecek. | Open Subtitles | نحن سنبقي أمريكا الدولة الأقوى في العالمِ ونحن سنُصاحب هذه القوة بالدبلوماسية لا إعتذارات لا ندم |
Midland'daki en güçlü ordunun da sahibi. | Open Subtitles | إنه حقاً زعيم الجيش الأقوى في وسطِ البلاد |
Dostlarım, bu görkemli manzara gelmiş geçmiş en güçlü ordunun manzarasıdır. | Open Subtitles | هؤلاء هم أصدقائي, هذه هي الرؤية الملكية هذا هو الجيش الأقوى في الوجود |
Hiperbolis, Mısır dünyadaki en güçlü imparatorluk değil mi? | Open Subtitles | مينوريبيس ، مصر الإمبراطورية الأقوى في العالم؟ |
Sevsenizde de, nefret de etseniz, muhafazakarların en güçlü adamı... | Open Subtitles | أحبّها أو إكرهها مارجريت ثاتشر بالتأكيد هي الأقوى في حفلة المحافظين |
Bu nedenle kaybedeceksin. Çünkü biz dünyadaki en güçlü şeye sahibiz. | Open Subtitles | لِهذا أنت ستخسر, لأننا نَمتلكُ الشيءَ الأقوى في العالمِ |
Dünyanın en güçlü uyuşturucusu adrenalindir. | Open Subtitles | المخدّر الأقوى في العالم إنه الأدرينالين |
Ciddi bir birliktelik olmayacak ve ailedeki en güçlü evlilik olacak. | Open Subtitles | هناك لَنْ يَكُونَ أيّ ألفة حقيقية، ووهو سَيَكُونُ الزواجَ الأقوى في العائلةِ، |
Kral hazretleri, bu topraklarda en güçlü filleri, eğitmemi istedi, onları hazırlayacağım. | Open Subtitles | جلالته طَلبَ مِنْني التَدْريب الفيلة الأقوى في الأرضِ، ويُهيّئُهم للخدمةِ. |
O.Z.'deki en güçlü varlık sizsiniz. | Open Subtitles | أنتِ الأقوى في جميع أنحاء المنطقة الخارجية |
91. ilahiydi. İncil' deki en güçlü duadır. | Open Subtitles | كما كان في الترنيمة 91 إنها الأقوى في التوراة |
Galaksinin en güçlü adamı tanrıyı buluyor ve ne yapıyor? | Open Subtitles | الرجل الأقوى في المجرة ...يجد إلهاً وماذا الذي يفعله؟ ... |
Korku ve ölümün bir yapının uzun süre kalmasını sağlayan en güçlü elementler olduğu söylenir. | Open Subtitles | يدخل الخوف والموت نطاق الاعتبار كي يكونا العنصر الأقوى في عمليات البناء والتأثير على استمرارية البنية |
Çok güçlü bir büyücü. Tüm krallıkların en güçlüsü. | Open Subtitles | وهو مشعوذ قويّ جدّاً إنّه الأقوى في سائر البلاد |
Bir zamanlar dünyanın en güçlüsü olan ülkenin en güçlü ikinci adam. | Open Subtitles | ثاني أقوى رجل في دولة كانت ذات مرة الأقوى في العالم. |