Tüm zamanların en güzel tabloları ve bir hayvan koleksiyonu. | Open Subtitles | واللوحات الأكثر جمالاً على مر العصور، و مجموعة من الحيوانات |
Dünyadaki en büyük bambo binası olmayabilir fakat bir çok insan inanıyorlar ki bu en güzel olanı. | TED | ربما لا تكون أكبر مبنى من الخيزران في العالم، لكن يعتقد الكثير من الناس أنها الأكثر جمالاً |
Veya New York'taki en küçük park en güzel olanıdır: 32 metrekare. | TED | أو أصغر منتزه في مدينة نيويورك، هو الأكثر جمالاً: 32 مترا. |
Bırak da o güzel yüzünü bir göreyim. Dünyanın en güzel yüzü. | Open Subtitles | دعينى أرى الوجه الجميل . الوجه الأكثر جمالاً فى العالم كله |
Ama eminim ki açtığında hepsinin en güzeli bu olacak. | Open Subtitles | لكني سأُراهن بأنها عندما تزهر ستكون الأكثر جمالاً فيهم |
Şimdi de size Congo Bongo'nun en güzel çiçeğini sunuyoruz... | Open Subtitles | نقدم لكم الآن زهرة الكونغو بونجو الأكثر جمالاً |
Onun bir çiçek bahçesinden geldiğini ve onun o bahçedeki en güzel çiçek olduğunu, göremiyor musun? | Open Subtitles | ألا يمكن أن ترى أنها من الحديقة وأنها الزهرة الأكثر جمالاً مِن بين كل الأزهار |
Unutma içeri girdiğinde oradaki en güzel kadın sensin. | Open Subtitles | تذكّرْ، عندما تَمْشي في، أنت الإمرأةَ الأكثر جمالاً في الغرفةِ. |
- Bu doğru. Çünkü hepsi Daytona Plajında. Dünyanın en güzel kadınları. | Open Subtitles | هم منتشرون على شاطئُ كلّيُ دايتونا,النِّساء الأكثر جمالاً في العالمِ. |
Bu hayatınızda yapabileceğiniz en güzel şey. | Open Subtitles | ذلك الشيء الأكثر جمالاً يمكنك أَن تفعليه في حياتك. |
Şimdiye kadar gördüğüm en güzel gözlere sahip bir kahve dükkanı sahibiyle daha çok zaman geçirebilirim diye umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل بأنه يمكنني تقضيت وقت أكثر مع مالكة محل القهوة من فقط حدث و أمتلك الأعين الأكثر جمالاً التي لم أرى مثلها من قبل |
Chelsea, bu yerden dışarı çıkınca, sana şimdiye dek gelmiş en güzel gün doğumunun sözünü veriyorum. | Open Subtitles | تشيلسي, عندما نخرج من هذا المكان, أوعدكِ بشروق الشمس الأكثر جمالاً أبداً |
-Yemin ederim sen gördüğüm en güzel şeysin. | Open Subtitles | أُقسم بأنّك الشيءَ الأكثر جمالاً الذي رأيته في حياتي |
Bence dünyadaki en güzel şey. | Open Subtitles | أعتقد هو الأكثر جمالاً شيء في كُلّ العالم. |
Resmi olarak bugüne kadar gelmiş geçmiş en güzel gelinsin. | Open Subtitles | أنتِ الآن العروس الأكثر جمالاً في هذه الحياة |
Gördüğüm en güzel dudaklara sahipsin. | Open Subtitles | عندك شفاه الأكثر جمالاً لم أرى فى حياتى مثلها أبداً |
Bir başka güç Karayipler'in en güzel adalarından bazılarını yaratmıştır. | Open Subtitles | قوةَ أخرى خَلقتْ البعض مِنْ جُزُر الكاريبي الأكثر جمالاً |
Oturma odasıyla, beyaz çit kazıklarıyla kasabanın en güzel evi olacak. | Open Subtitles | سيكون البيت الأكثر جمالاً في البلدة سيكون فيه ردهة بيضاء وصالة إستقبال |
Bu senin hayatın boyunca sahip olacağın en güzel şeydir. | Open Subtitles | وذلك الشئ الأكثر جمالاً أنت أبداً لن يكون عندك مثل هذا بحياتك |
Ama iddiaya girerim ki bu açtığında, hepsinin en güzeli olacak. | Open Subtitles | لكني سأُراهن بأنها عندما تزهر ستكون الأكثر جمالاً فيهم |
Şimdiye kadar gördüğünüzün en sevimlisi ama. | Open Subtitles | الدقة الأكثر جمالاً رأيتها في حياتي *Translated BY: RUSH* |