Ayrıca beynin yüksek derecede oksijen ve kan çekiyor. | Open Subtitles | كما يبدو أنّ دماغكِ يُظهر مستوياتٍ مرتفعةً من الأكسجين و الدم. |
Bu dizi boyunca, bitkilerin bize nasıl oksijen ve atmosfer verdiğini gördük. | Open Subtitles | على مدى هذه السلسلة لقد رأينا كيف أعطتنا النباتات الأكسجين و الغلاف الجوي. |
oksijen ve karbondioksitlerin değiştiği küçük keseler. | Open Subtitles | أنها الحويصلات الصغيرة حيث يتم تبادل الأكسجين و ثاني أكسيد الكربون |
Mikroskop altında, yüzlerce kahverengi kan damarını görübilirsiniz - bu kılcal damarlar, kanser hücrelerini besliyor, oksijen ve besin taşıyor. | TED | و تحت الميكروسكوب, يمكنك رؤية مئات من الأوعية الدموية المصبوغة باللون البني, شعيرات دموية تغذي خلايا السرطان, توصل إليها الأكسجين و المغذيات. |
Ateş böceği lüsiferin ve lusiferazı, oksijen ve ATP denilen hücre yakıtı varlığında karışınca kimyasal tepkime, enerjiyi ışık şeklinde çıkartır. | TED | عندما يختلط اللويسفريز مع اللوسفيرين فى وجود الأكسجين و جزيء حفظ اللطاقة يسمى ATP هذا التفاعل الكيميائى ينتج عنه طاقة على هيئة ضوء. |
Ve hayatın elemanları -- karbon, oksijen ve demir, bizi meydana getiren tüm elementler -- ilk nesil yıldızlarında oluştular, ve yakıtı bitip patlayan yıldızlar, bu elementleri evrene fırlattılar. | TED | اذا" عناصر الحياة -- الكربون، و الأكسجين و الحديد، جميع العناصر التى نحتاجها لتكوننا -- تم تشكيلها فى هذه الأجيال الأولى من النجوم، و التى عندها نفد منها الوقود، و انفجرت، رمت هذه العناصر الى الكون مرة اخرى. |