aynı şey SAPO için de geçerli. Dışarı bilgi sızardı. | Open Subtitles | . الأمر ذاته بالنسبة لدائرة الأمن ستتسرب عاجلاً أم آجلاً |
Pek aynı şey sayılmaz ama aynı şeyi taklit eder. | TED | ليس الأمر ذاته تمامًا، ولكنها تحاكي الأمر ذاته |
Sizi suçlayamam ben olsam ben de aynısını yapardım. | Open Subtitles | لا ألومكِ، لو كنت مكانكِ لفعلت الأمر ذاته |
Benim yerimde olsan sen de aynısını yapardın. | Open Subtitles | بحقك يارجل، كنت ستفعل الأمر ذاته لو كنتَ في مكاني. |
Dün gece de aynı şeyi bana yapmaya çalıştı. Öyle değil mi? | Open Subtitles | وليلة البارحة حاول أن يفعل الأمر ذاته معي, أليس كذلك؟ |
Iraklılar tarafından Irak'ta sorgulanan 30 bilim adamı da aynı şeyi söylüyor. | Open Subtitles | لديك 30 خبير نووي أستجوبوا من قبل العراقيين, في العراق الكل يقول الأمر ذاته |
Çok belirli, alana özel işlev ve Aynısı kanser uygulamamız için de geçerli. | TED | لأن آلية عملها متعلقة بمجال واحد محدد بشدة الأمر ذاته ينطبق على تطبيق السرطان خاصتنا |
Azar azar başlamak iyi bir şey. Ben olsam ben de öyle yapardım." | TED | "البدء بجرعة صغيرة هو عين العقل . كنت سأفعل الأمر ذاته لو كنت مكانك." |
hepsi aynı şeye tepki veriyor. | Open Subtitles | 17 تجاوبوا جميعهم مع الأمر ذاته |
Kontrol etmeyi öğrendiğimi söylüyorum. Sana da aynısını öğretebilirim. | Open Subtitles | ما أقصده، هو أنّي تعلّمت السيطرة عليها، وبوسعي أن أعلّمك الأمر ذاته. |
Dahiliyeciler için de aynı şey geçerli. | Open Subtitles | لحصلت على الوظائف الثلاث كلها إن الأمر ذاته من الناحية الطبيّة أقسم أن السبب الوحيد الذي حصلت فيه على |
Hocalar; aynı şey, asistanlarınız ve sizin için de geçerli. | Open Subtitles | وبالنسبة للمشرفين، يسري الأمر ذاته مع الأطباء المقيمين |
aynı şey değil, etkileşimi özledim. | Open Subtitles | ليس الأمر ذاته افتقدت التفاعل بيننا |
aynı şey kişisel isyanlar için de geçerlidir. | Open Subtitles | الأمر ذاته ينطبق على الثورات الشخصيّة. |
Geçen sene, yine cinayetler bittikten sonraki gün aynı şey oldu. | Open Subtitles | العام الماضي... مجدداً، بعد يوم من عدم ظهور الرجال الأموات، حدث الأمر ذاته |
Sen de aynısını yapmadın mı? Daha bebeğin yokken hem de? | Open Subtitles | ألم تفعلي الأمر ذاته بدون الطفل حتى؟ |
Ünlü sözü, "Bir avuç cahil yabani adilce devlet yönetebiliyorsa o zaman biz de aynısını yapmalıyız" Amerikan demokrasisinin temeli olmuştur. | Open Subtitles | إقتباسهالشهير"لوأنثلةًمنالمستهترينالمخربين " " سيحكمون بعدالة " " إذاً نحن نستطيع فعل الأمر ذاته " |
Benim yerime sen olsaydın sen de aynısını yapardın. | Open Subtitles | إذا كُنتِ ذكية لكُنتِ فعلتِ الأمر ذاته |
Bu yapmak istediğin bir anlaşma çünkü ikimiz de aynı şeyi istiyoruz. | Open Subtitles | هذه صفقةٌ تريد إبرامها، لأنّ كِلَينا يريد الأمر ذاته. |
Benim yerimde olsan sen de aynı şeyi yapardın. | Open Subtitles | لو كنتِ في مكاني فلسوف تفعلين الأمر ذاته. |
Iraklılar tarafından Irak'ta sorgulanan 30 bilim adamı da aynı şeyi söylüyor. | Open Subtitles | لديك 30 خبير نووي أستجوبوا من قبل العراقيين, في العراق الكل يقول الأمر ذاته |
Aynısı yemek ve kavga için de geçerli. | Open Subtitles | و الأمر ذاته ينطبق حين أرغب بشطيرة أو خوض قتال |
İnanın ben de öyle düşünüyorum. | TED | صدقوني، أنا أفكر في الأمر ذاته أيضًا. |
Birinci ya da ikinci, hepsi aynı. | Open Subtitles | الأول أو الثاني، الأمر ذاته. |
Ablam hayatta olsaydı, o da aynısını söylerdi. | Open Subtitles | لو كانت أختي على قيد الحياة لربّما قالت لك الأمر ذاته |
Saklandığım yerden açığa çıkmak ve buraya gelmek zorundaydım ve sizi de aynını yapmaya davet ediyorum. | TED | كان لزاماً عليّ أن أخرج من مخبئي، وأن أقف علانية بين أيديكم، وها أنا أدعوكم لأن تفعلوا الأمر ذاته. |