Bir şey olmaz. Sadece arkadaşlarımı iyi olduğuma dair ikna etmem gerekiyor. | Open Subtitles | سيكون الأمر على ما يرام، إنّي فقط بحاجة لإقناع أصدقائي أنّي بخير. |
200 insanın önünde hiçbir şey yapamazlar. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | ليس أمام مئتي شخص ، سيكون الأمر على ما يرام |
- Hayır, yapamazsın... - Herşey yolunda. | Open Subtitles | ـ لا,لا يمكنك الذهاب ـ لا عليك,الأمر على ما يرام |
Büyük bir kadınla birlikte yat, Herşey yoluna girer. | Open Subtitles | لابأس, نامي مع إمراة كبيرة .وسيكون الأمر على ما يرام |
Yo, hayır sorun yok, sadece eve gidiyorum, evet yarın görüşürüz. | Open Subtitles | لا، الأمر على ما يرام إني ذاهب إلي المنزل حسنا,أراك غداً |
Merak etme, her şey yoluna girecek. Herkes iyi olacak. | Open Subtitles | حسناً، لا تقلقي، سيكون الأمر على ما يرام، ستكون بخير |
Sıkıntı yok. Ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا، الأمر على ما يرام، أعلم ما هذا |
- Yok Bir şeyin. - Çok sıcak... | Open Subtitles | ـ الأمر على ما يرام ... ـ أنا أشعر بسخونة |
Hiç Bir şey yoluna girmedi baba... O hastayken "her şey yoluna girecek" demiştin... | Open Subtitles | لم يجر الأمر على ما يرام بابا عندما كانت مريضة قلت أن الأمور ستكون على ما يرام |
İyisin. Bir şey yok. | Open Subtitles | أنتِ بخير لا عليكِ سيكون الأمر على ما يرام |
Evet, öyleydi. Endişelenecek Bir şey yok. | Open Subtitles | نعم,الأمر على ما يرام لا يوجد ما تقلقى بشأنه |
Durum bu elden Bir şey gelmez, değil mi? Ne yapabiliriz ki? | Open Subtitles | الأمر على ما هو عليه ما الذي يمكننا فعله؟ |
Ciddi Bir şey yok. | Open Subtitles | أنا واثق بأن الأمر على ما يرام سأتصل بكَ ثانيةً |
Ama içinde kimse yoktu, kimseye Bir şey olmadı. | Open Subtitles | لكن لم يكن هُناك أحد في السيارة، لذا، الأمر على ما يُرام. |
Herşey normal görünüyor. Sanırım sürekli öylece oturup kitap okuyorlar. | Open Subtitles | يبدو الأمر على ما يرام ، أعتقد أنهم يجلسوا معاً يقرأون الكتب. |
Sakin ol ahbap, Herşey daha güzel olacak | Open Subtitles | أهدأ، يا رفيقي، سيكون الأمر على ما يُرام. |
Sadece girin, Herşey yolunda gidecektir | Open Subtitles | ادخلي ، وسيكون الأمر على ما يرام |
her şey iyi olacak. Onunla sadece konuşmak istiyoruz. sorun yok. | Open Subtitles | سيكون الأمر على ما يرام، نودّ التحدث إليهِ ، و حسب. |
Hayır, bir sorun yok. Tam tersi. | Open Subtitles | كلا ، لا يوجد خطب بالعكس الأمر على ما يرام |
Tamam, sorun yok, sadece kilitli bir odada olmak gibi. | Open Subtitles | الأمر على ما يرام، كأننا في غرفة تغيير الملابس |
- her şey düzelecek. Bir sürü başkanımızı kaybettik ama hâlâ ayaktayız. | Open Subtitles | سيكون الأمر على ما يرام, خسرنا الكثير من الرؤساء وما زلنا صامدين |
- Sıkıntı yok, Pete. - Hiç iyi hissettirmiyor bu. | Open Subtitles | (الأمر على ما يرام، (بيت - لا أشعر أنّه كذلك - |
- Tamam Juliette... Bir şeyin kalmayacak. | Open Subtitles | سيمر الأمر على ما يرام لقد خاطبت الطبيب |