Sadece sabun satmakla ilgili değil, daha ulu bir amacı var. | TED | ليس الأمر مجرد بيع للصابون، هناك غاية كبرى من وراء ذلك. |
Bu Sadece siyasi iradeyle ilgili o kadar. | TED | الأمر مجرد مسألة بسيطة من الإرادة السياسية للقيام به. |
Mesele Sadece çok daha fazla kişinin zeka gücü gerektiren işlerde çalışıyor olması değil. | TED | وليس الأمر مجرد أن يكون لدينا العديد من الأشخاص في المهن المعرفية. |
Demek istediğim, Sadece zihinsel efor gerektiren mesleklerin artışı değil konu. | TED | لذا لم يكن الأمر مجرد انتشار المهن المعرفية. |
Artık bu durum birkaç seçkin kişinin tüm medyayı kontrol ettiği ve geri kalanımızın Sadece pasif alıcı olduğu bir durum değil. | TED | لم يعد الأمر مجرد تحكم نخب قوية قليلة في جميع وسائل الإعلام وبقيتنا مجرد مستقبلين سلبيين. |
deyip bunun arkasına saklanamayız, Sadece bir iş, ben sanatçıyım ben akademisyenim diyemeyiz. | TED | انها فقط لأرباح الشركة أو الأمر مجرد اعمال، أو انا فنان أو أنني أكاديمي |
Frank, Sadece üçkağıtçı polislerle bitmeyecek. | Open Subtitles | فرانك, لن يكون الأمر مجرد فساد بعض الشرطيين |
Herkesi içine soktuğum bir eşek şakasıydı Sadece. | Open Subtitles | كان الأمر مجرد دعابة أمارسها على الجميع. |
Sonra geriye Sadece sersemlemis yaralilari toplamak kalir. | Open Subtitles | و هكذا، يصبح الأمر مجرد التقاط للأسماك المصابة. |
İnşallah Sadece bir formalite olur ve çabubak başımızdan atarız. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون الأمر مجرد شكليات حتى يمكننا التخلص منه بسرعة |
Senin buraya Sadece iş yapmaya geliyor olmanı düşünmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | أكرهه التفكير بأن الأمر مجرد عمل بالنسبه لك بمجيئك هنا |
ilk baslarda Sadece heyecan ve adrenalindi. | Open Subtitles | كان الأمر مجرد بسبب الحماس و الأدرينالين |
Cidden, bu daha Sadece kafamda dolanıp duran bir fikirken | Open Subtitles | بجدّ ما زلت أذكر كيف كان هذا الأمر مجرد فكرة تجول في بالي |
Sadece kulaklığı takıp, kaydettiklerini dinleyecektim. | Open Subtitles | الأمر مجرد أن تضع سماعات الأذن وتستمع إليه كما لوكان يسجل. |
Sadece... Keşke herşeyi biliyor olsaydın. | Open Subtitles | الأمر مجرد اني نوعا ما ارغب ان تكون بالفعل تعرف |
Tabii ki Sadece içki değildi, başka şeyler de vardı. | Open Subtitles | هذه الأيام ، ليس الأمر مجرد خمر لكن تلك الأشياء الأخرى |
Sadece küçük bir gezinti yapacaksın o kadar. | Open Subtitles | نحن سوف يستغرق الأمر مجرد رحلة قصيرة، هذا هو كل شيء. |
Hayır. Şanslı bir atıştı. Bu kadar değer verdiğin bir şeyi alamaz. | Open Subtitles | كلا، لقد كان الأمر مجرد حظ عابر، لن يأخذ الفتى ملكيتك الثمينة. |
Yangın kolonlara vardığında burası dakikalar içinde yerle bir olabilir. | Open Subtitles | حالما تستمر تلك النيران، المكان بأسره سيكون الأمر مجرد دقائق. |
Ve bu senin geçmişte iddia ettiğin gibi benim uydurduğum bir şey değil. | Open Subtitles | وليس الأمر مجرد خيال في رأسي كما كنت تعتقد بكل غباء في الماضي |