İki saat ve bir tomografi sonra dedim ki bağırsak iskemisi olabilir. | Open Subtitles | ساعتين و أشعه مقطعيه و اخبرته إنه لديه نقص في تروية الأمعاء |
"Depresyon, yüksek tansiyon, mide gazı ve bağırsak sendromu tedavisinde kullanılır." | Open Subtitles | يستخدم لعلاج الإكتئاب, التوتر العصبي إنتفاخ المعدة و متلازمة تهيج الأمعاء |
Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak. | Open Subtitles | وسوف يصاب بقرحة في جهازه الهضمي بسبب توقف إفراز المادة المخاطية في الأمعاء |
bağırsaklar söz konusu olunca bu çokça karşılaştığımız bir şey bence. | TED | وأعتقدُ أن هذا يحدث كثيرًا عندما تنظرُ في الأمعاء في الواقع. |
Büyük bir atardamara geldiğini sanmıyorum. bağırsağı delmiş olabilir. | Open Subtitles | لا أظتن أن الطلقة اصابت الشريان، ربما اخترقت الأمعاء |
Bu doğruysa, tohumlardan bazılarını bulabiliriz. Çünkü bağırsağın alt kısmına takılıp kalabilirler. | Open Subtitles | إن كان هذا صحيحاً، ربما نستطيع الحصول على بعض هذه البذور لأنها تعلق في الأمعاء |
Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak. | Open Subtitles | وسوف يصاب بقرحة في جهازه الهضمي بسبب توقف إفراز المادة المخاطية في الأمعاء |
Kronik mezenterik iskemi nedeniyle bağırsak rezeksiyonu olmak için hastaneye yatırıldı. | Open Subtitles | وهو هنا من أجل استئصال الأمعاء بسبب نقص التروية المساريقي المزمن. |
Ve bundan dolayı, bir çok insan probiyotik yoğurt yiyor bu sayede bağırsak floraları daha sağlıklı olacak. | TED | ولهذا السبب، يتناول الكثير من الناس زبادي حيوي بدائي بحيث يمكنهم تعزيز نباتات سليمة الأمعاء. |
Her vücut besini farklı şekillerde işleyebilen farklı ve benzersiz bir bağırsak mikropları topluluğuna sahiptir. | TED | لكل شخص مجموعة متميزة ومتنوعة من ميكروبات الأمعاء التي تستطيع معالجة الطعام بأساليب مختلفة. |
Örneğin, diyabet veya kronik bağırsak iltihabı gibi hastalıklardan muzdarip insanlar Bağırsaklarında tipik olarak eksik mikrobiyal çeşitliliğe sahiptir. | TED | كمثال، البشر الذين يعانون من أمراض مثل السكري أو التهاب الأمعاء المزمن يكون لديهم تنوع أقل من الميكروبات في أمعائهم. |
Tüm bu yapılar birlikte bağırsak mikrobiyomunu, yani vücudumuzda pek çok farklı işlev gören ekosistemleri oluştururlar. | TED | ومعًا تكون ميكروبيوم الأمعاء نظام بيئي غني يؤدي وظائف عديدة في أجسادنا. |
Meyve, sebze, kuruyemiş, baklagil ve tahıllarda bulunan diyet lifleri bağırsak bakterileri için en iyi yakıttır. | TED | الألياف الغذائية من أطعمة كالفواكه والخُضَر والمكسرات والبقول والحبوب الكاملة هي أفضل وقود لبكتريا الأمعاء. |
Ayrıca belli başlı bazı yiyecekler de bağırsak bakterisini etkileyebilir. | TED | نحن نعرف أيضًا أن أنواعًا معينة من الطعام قد تؤثر على بكتريا الأمعاء. |
bağırsaklar ve beyin ilişkisi hakkında yazılmış bilimsel yayınları araştırmaya başladım. | TED | وبدأتُ بلهفة البحث إن كانت هناك أوراق علمية عن الترابط بين الأمعاء والدماغ. |
Sol böbreği alacaksın ve bağırsağı tetkik edeceksin. | Open Subtitles | ستزيلوا الكلية اليسرى وتشرحوا الأمعاء الدقيقة |
bağırsağın bir bölümünü mesaneyi genişletmek için kullanacağız sonra da göbek deliğine doğru bir yol açacağız. | Open Subtitles | جزء الأمعاء معتاد على تكبير المثانة بعد ذلك نوصل ممر إلى فتحة البطن |
Bu, damarlarından doğru ince bağırsağa bir sinyal yolladı. | Open Subtitles | مما أرسل إشارةً إلى الأعصاب ومنها لأوعية الأمعاء الدقيقة |
Gördüklerimiz pozitif bağlamda, ama bağırsakta gözlem yapmak kolay değildir. | TED | نحن نرى ترابطات إيجابية لكن الأجزاء الداخلية من الأمعاء أماكن صعبة لنلاحظ ملاحظة دقيقة. |
Şimdi de parmaklarını boğazının ortasına sokacak ve Bağırsaklarını çekip çıkaracaksın. | Open Subtitles | الذي ستفعله، هو أن تضع إبهامك في زورها وتتسمك الأمعاء وتسحبها |
Tükettiğiniz yiyeceklerin bir kısmı sizin tarafınızdan sindirilmez, kalın bağırsağınızda bakteriler tarafından fermente edilir. | TED | فجزء من الطعام الذي تتناوله لا يتم هضمه بنفسك ولكن يختمر في الأمعاء الغليظة عن طريق البكتيريا. |
Pankreas ve kalın bağırsaklı. | Open Subtitles | من البنكرياس و الأمعاء الغليظة |
Pekâlâ, işte atardamar. bağırsaklarda zedelenme yok. Bana pensi uzat. | Open Subtitles | حسناً, هذا هو الشريان لا ثقوب في الأمعاء, أعطني ملزم |
Larvanın aksine, bir yumurta bağırsaklardaki kılcal damarlardan geçip kana karışabilir. | Open Subtitles | على عكس اليرقة، يمكن أن تمر البيضة عبر جدران الأمعاء لمجرى الدم |
Sorun beyninde değil. Laktik asit 39'a çıktı. bağırsakları çürüyor. | Open Subtitles | ليست المشكلة في مخه حمض اللاكتيك وصل لـ39، الأمعاء تتعفن |
Aslında probiyotikler olarak da bilinen faydalı bakterileri bağırsaklara tanıtmanın bir yolu var. | TED | يوجد أيضًا طرق لإعداد الطعام تنتج بكتريا جيدة، تعرف أيضًا بالبروبيوتيك، داخل الأمعاء. |