Aktüatör gelir, uzvun yüzeyini bulur, yüksüz şekli ölçer ve dokularda ilerleyerek her anatomik noktadaki doku uyumluluğunu ölçer. | TED | تدخل المشغلات الميكانيكية وتجد سطح الطرف تقيس شكله المفرغ وتذهب إلى الأنسجة لتقيس توافق الأنسجة في كل نقطة تشريحية |
Ağzınızdaki bakteriler mukus, yemek kalıntıları ve ölü doku hücreleriyle besleniyor. | TED | تتغذى البكتيريا في فمك على المخاط، وبقايا الطعام، وخلايا الأنسجة الميتة. |
Daha ileri gidelim, bunun binlerce insan dokusu parçasıyla oluşabilecek tek parça paralel bir versiyonunu hayal eden. | TED | لنمضي قدماً، تخيل نسخة موازية على نطاق واسع لهذا مع الآلاف من قطع الأنسجة البشرية. |
Bu işlemi denemek için, bir miktar embriyonik dokuya ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | ..من أجل محاولة القيام بهذه العملية سأحتاج إلى بعض الأنسجة الجنينية |
Ve insan vücudunun en pahalı dokularından ikisi sinir dokuları ve sindirim dokularıdır. | TED | واثنين من أغلى الأنسجة في الجسم البشري هي الأنسجة العصبية وانسجه الجهاز الهضمي. |
Onu öldürmenin bir yolu olsaydı bize doku örneğini vermezdi! | Open Subtitles | إذا كانت هُناَك وسيلة, فلا يجب أن نَعطي عينة الأنسجة. |
Bağlar tamamen iyileşti, yine de, sinir ve doku hasarı var. | Open Subtitles | تماصلاحكل الأربطة, مع ذلك , هناك ضرر في الأنسجة و الاعصاب |
Işınlanma, doku yenileme; bunlar artık basit birer teori değil. | Open Subtitles | , الانتقال الفوري , تجديد الأنسجة لم تعد مجرد نظريات |
doku incelemesinde, bu yaraların delik değil yanık yaraları olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | دراسة الأنسجة في هذه الجروح يدل على أنها حروق و ليست ثقوب |
Kurbanda aşırı miktarda yumuşak doku zedelenmesi... - ...ve dil kemiğinde çatlaklar vardı. | Open Subtitles | الضحية كانت لديها تلف كبير فى الأنسجة و كسور متعددة فى العظام اللامية. |
doku örneklerimin bozulduğu gece morguma girme imkânı olan tek kişi sendin. | Open Subtitles | انتِ الوحيدة التي أمكنها الولوج لمشرحتي الليلة التي تلفت فيها عينة الأنسجة |
Beynimizde iki tür sinir dokusu vardır: Gri madde ve beyaz madde. | TED | أدمغتنا تحتوي على نوعين من الأنسجة العصبية: مادة رمادية ومادة بيضاء. |
Küçük bir takımla beraber duygu aktaran birçok ses dokusu tasarladık. | TED | جنباً إلى جنب مع فريق صغير، نخلق الكثير من الأنسجة الصوتية القادرة على نقل العاطفة. |
Bunu hiç bir dokuya zarar vermeden yapabiliriz. | TED | يمكننا أن نفعل ذلك دون الإضرار بأي نوع من الأنسجة. |
Şimdi, aynı genetik materyale sahip bu hücreler nasıl oldu da bu dokuları oluşturdu? | TED | الآن، كيف تمكنت هذه الخلايا، التي تحمل نفس المعلومات الوراثية، من تكوين هذه الأنسجة المختلفة؟ |
Vücudun kendi salgıladığı bazı biyokimyasal maddelerin kemik dokusunu böyle eritme özelliği vardır. | Open Subtitles | بعض الكيميائيات الحيوية التي يطلقها الجسد تكون لها القدرة على إذابة الأنسجة العظمية |
Kemikteki dokuyu kaldırdım ve bir mantar buldum. Tuhaf değil. | Open Subtitles | .ــ أزلت الأنسجة من العظام ووجدت فطر ــ ليس غريبا |
Bazen de çok güçlü olabiliyorlar. Bu nedenle mekanik özellikleri çevrelerindeki dokulara uyum sağlayamıyor. | TED | وأحياناً كون قوية جداً، وبالتالي خصائصها الميكانيكة لا تتلائم مع الأنسجة المحيطة بها |
Mercanların en önemli partneri, aslında mercan hayvanlarının dokusunda yaşayan ufak mikroskobik deniz yosunlarıdır. | Open Subtitles | شركاء المرجان الأكثر أهمية طحلب مجهري صغير جدا الذي يعيش في الحقيقة داخل أكثر الأنسجة المرجانية |
Mesela fibroplast hücreleri kan damarlarından mı yoksa yaraya yakın deri dokusundan mı geliyorlar? | TED | كمثال، هل الخلايا الليفية تأتي عن طريق الأوعية الدموية أم تُنتج من الأنسجة المجاورة للجرح؟ |
Peki ya Lily'nin tırnaklarında bulduğun dokular katille boğuşurken oluştuysa. | Open Subtitles | حسنا، ماذا لو كان الأنسجة التي وجدت تحت الأظافر ليلى |
- Çürüme, deri altı dokusuna ulaşıyor. | Open Subtitles | اضمحلال هو الوصول لها الأنسجة تحت الجلد. |
Sonrasında dokudan veya hastalarımızın kanından, metabolitlerin kütlelerini hesapladık ve bir hastalıkta değişen kütleleri bulduk. | TED | بعد ذلك، من الأنسجة أو من دماء المرضى، قمنا بقياس كتل المُسْتَقْلَبات وبالنظر في في الكتل التي تغيرت في مرض ما. |
Patalojist kalan yumuşak dokuyla işi bitti mi? | Open Subtitles | هل يحتاج أخصاءي علم الأمراض أية وسائل أكثر للوصول إلى الأنسجة الرقيقة المتبقية؟ |
On iki saat kırk dakika süren ameliyatta, doktorlar ikizlerin dokularını, sinir zincirlerini ve damarlarını ayırabildi. | Open Subtitles | عملية طالت 12 ساعة و 40 دقيقة قطعت الأنسجة والحبال العصبية والأوعية الدموية التي ألصقتهما ببعضهما |
sağlıklı dokuda delikler açıyorsunuz. | TED | فتح ثقوب في الأنسجة السليمة. إنها ليست جيدة جدًا. |