Bu sivri dişleri ve zehri olmadan Sophie hayatta kalmayı kesinlikle başaramazdı. | TED | لذا، بدون هذه الأنياب وهذا السم، ما كانت صوفي لتنجو مطلقًا. |
sivri dişleri... dikenli sırtı. | Open Subtitles | .. هذه هي الأنياب الظهر المُسنّن المُخيف |
Orada bir çift sivri dişe bağlı olan zehir bezleri var ve o Dişler ise ağzına doğru kıvrılmış hâlde. | TED | حيث تمتلك زوجًا من الغدد السمية المرتبطة بزوج من الأنياب، وتلك الأنياب مرتبطة بفمها. |
Bunlar da extra uzun dişlerin ilave edilmiş olduğu versiyonu. | Open Subtitles | هي أسنان مصاص الدماء هذه مع الأنياب الطويلة الاضافية |
Uzun dişli hayvanlar içgüdüsel olarak deşerler. | Open Subtitles | الوحوش ذات الأنياب تبقر بطون فرائسها بشكل غريزي |
Hey, eğer fikrini değiştirirsen vampir dişi ve saç jölesi ayarlarım. | Open Subtitles | مهلاً ، إذا غيّرت رأيكَ سأقدّم لكَ الأنياب وبعض هلام الشعر |
Siktiğimin Sivridiş Severler'i hepiniz delisiniz. | Open Subtitles | يُعاشرون المصاصين ذوو الأنياب .. المجانين .. كلهم |
Uzun ve sivri Dişlerini her an birbirlerine batırabilirler. | Open Subtitles | الأنياب الأمامية قد تطعن الدهن الواقي مباشرة |
Bu kafataslarındaki, tüm köpek dişleri alınmış. Sadece köpek dişleri. | Open Subtitles | كلّ الأنياب قد أزيلت من هذه الجماجم الأنياب فحسب |
Kadın resmen pençesiz bir kedi. sivri dişleri hâlâ duruyor. | Open Subtitles | إنها قطة بلا مخالب - مع ذلك الأنياب باقية - |
Çabuk olun, şu dişleri sökmeme yardım edin. | Open Subtitles | الآن، بسرعة، ساعدوني في الحصول على هذه الأنياب. |
Hadi ya. En azından bu sivri dişleri pençeleri ve diğer her şeyi açıklıyor. Şimdi oldukça mantıklı. | Open Subtitles | هذا يوضح المخالب و الأنياب وكل هذا كله أصبح مفهوم الأن |
Benim de kaçabileceğimi eminim çünkü dişleri ve eğlencesini saymazsak ben de insan olarak doğdum. | Open Subtitles | الآن، أنا متيقن أنني أستطيع الخروج أيضًا لأنك إن انتزعت الأنياب وكل المرح، فأنا ولدت بشريًّا أيضًا |
Süratli lokomotif hayvani Dişler arasında hızla ilerliyordu. | Open Subtitles | تمزّق القطار المسرع داخل بحر من الأنياب المتوحشة. |
Takma Dişler, gerçek dişlerden yapılmış. Hepsi köpek dişi. Oh, dur. | Open Subtitles | لقد صنعت بواسطة أسنان حقيقيّة بجميع الأنياب |
İki, başın peşine düş çünkü Dişler orada. | Open Subtitles | وثانياً، اسعَ لقطع الرأس لأن هناك تكمن الأنياب |
Şimdi böyle diyorsun ama dolunay olduğunda, dişlerin ve pençelerin ortaya çıkıp, her yerde ulumalar, çığlıklar, koşuşturmalar olduğunda işler değişiyor. | Open Subtitles | أتعرف ، أنت تقول هذا الأن لكن يأتي القمر المكتمل وتظهر الأنياب والمخالب وهناك الكثير من العواء والصراخ ، وتجري في كل مكان ، موافق ؟ |
Bu kan yanlış dişlerin eline düşerse... | Open Subtitles | لان قطرات من الدم أذا وقعت في ... الأنياب خاطئة |
Ateşten, mağaralardan, keskin dişli kaplanlardan bahsediyoruz. Onların muhabbet konusu neydi bilmiyorum, fakat konuşuyorlardı ve belirttiğim gibi konuşmanın evrilmesinde rol alan çok fazla insan var, 100 milyar kadar insan söz konusu. | TED | لقد منا نتكلم, أظن, عن النار والكهوف و النمور حادة الأنياب. لا أعرف ما تحدثوا عنه, لكنهم تحدثوا الكثير, وكما قلت, هناك الكثير من البشر يطورون الكلام حوالي مائة بليون من البشر في الواقع. |
Üç çift kesici diş... bir çift uzun köpek dişi... üç çift azı dişi... dört çift küçük azı dişi... alt ve üst... toplam 44 diş. | Open Subtitles | ثلاثة أزواج من القواطع وزوج من الأنياب الطولية وثلالثة أزواج من الضروس |
Sivridiş Severler'den olabileceği hiç aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم اكن أتوقع بأن يتورط مع ذوو الأنياب |
Dişlerini çıkaramayacak kadar güçsüz. | Open Subtitles | دم بشري قوته هزيلة ليستطيع إخراج الأنياب |
Öldürücü sivri dişlerden sakınması gerekiyor. | Open Subtitles | و يجب أن يتفادى هذه الأنياب الحادة المميتة |
İzler Xixo'ya, iri insanların oraya geldiklerini belirtti ama neden gereksiz fildişlerini alıp, eti bıraktıklarını merak etti. | Open Subtitles | عرف كيكو من الآثار أن الأشخاص الضخمين كانوا هنا لكن تساءل لما أخذوا الأنياب العديمة النفع وتركوا اللحم ليتعفن |