Din, politika ve AFC oyun kurucuları tartışmalarından uzak dur. | Open Subtitles | حاول الإبتعاد عن الجدالات الدينية والسياسية والظهير الرباعي لكرة القدم |
Kenardan uzak durmadığı için yüzme bilip de boğulan çok kişi olmuştur. | Open Subtitles | لقد غرق الكثيرون ممن يستطيعون السباحة بسبب الذين لا يستطيعون الإبتعاد عن الحافة |
Bakalım bu güzel biftekten uzak durabilecekler mi. | Open Subtitles | لنرى إن إستطاعوا الإبتعاد عن هذا اللحم البقري |
Yalanlar, entrikalar... Hepsinden uzaklaşmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | الأكاذيب، والخُدع، أريد الإبتعاد عن كلّ ذلك. |
Yoldan çekilmeye çalıştım ama yeterli vakit yoktu. | Open Subtitles | حاولت الإبتعاد عن الطريق لكن ليس وقت كافي |
- Pekâlâ. Bazen durum kötüye gitmeden önce uzaklaşman gerekir, anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | بعض الأحيان عليك الإبتعاد عن حالة ما قبل أن تسوء ، أتفهم قصدي؟ |
Her zaman gittiğin yerlerden uzak durmalısın. Arabanda uyu. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عن الأماكن المعتادة, نم في السيارة |
Çocuğumdan uzak durmalarını istiyorum. | Open Subtitles | عن إبنك و صديقه ، عليهم الإبتعاد عن إبني |
Ben bu işi halledene dek sen ve arkadaşların sokaklardan uzak durun. | Open Subtitles | اُريد منكِ و صديقاتكِ الإبتعاد عن الشوارع حتي أحل هذه القضية |
Dinle. Ben bu işi halledene dek sen ve arkadaşların sokaklardan uzak durun. | Open Subtitles | اُريد منكِ و صديقاتكِ الإبتعاد عن الشوارع حتي أحل هذه القضية |
Neden beladan uzak duramıyorsun, anlamıyorum! Hiç anlamıyorum! | Open Subtitles | لا أعرف لما لا تستطيع الإبتعاد عن المشاكل. |
- Bu politik konulardan uzak durmayı tercih ederim. - Evet, ben de. | Open Subtitles | إنني أحاول الإبتعاد عن تلك المسائل السياسية - صحيح ، وأنا كذلك - |
Aslında, şu anda yapabileceğin en kötü şey uzmanlardan uzak olmanmış. | Open Subtitles | ويقول إن أسوأ شئ لك بالفترة الحالية هو الإبتعاد عن من يعتنون بك |
Okulumdan ve öğrencilerimden uzak durmanı istiyorum Luthor. | Open Subtitles | سأقدر لك الإبتعاد عن مدرستي وعن طلابي يالوثر |
Hey, koç evime geldiğinde kızından uzak durmamı söyledin. | Open Subtitles | أيها المدرب عندما كنت في شقتي طلبت مني الإبتعاد عن حبيبتك |
Havalandırmadan uzaklaşmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت تُحاول الإبتعاد عن مداخل التهوية |
Acemi Labert yolundan çekilmeye çalışıyor. | Open Subtitles | -لابيرت) المُُبتدئ يُحاول الإبتعاد عن طريقه)" " |
Zaman zaman işinden uzaklaşman gerek. | Open Subtitles | يجبُ عليكَ الإبتعاد عن العمل بين فترةٍ و أخرى. |
Elbette burjuvalıktan uzaklaşmak kolay olmadı. | Open Subtitles | بالطبع، الإبتعاد عن المشهد البرجوازي لم يكن بالأمر سهل. |
Umarım artık yolumdan çekilmen gerektiğini fark etmişsindir. | Open Subtitles | آمل أن تكون قد أدركت أنك عليك الإبتعاد عن ذلك الطريق |
Buradan ayrılamam, ama sizin için sevindim. | Open Subtitles | أخشى أنني لا يمكنني الإبتعاد عن هنا |
- Ben de seni. Bugün yaşlı kadınları kızdırmamaya çalış tamam mı bebeğim? | Open Subtitles | -هل يمكنكِ الإبتعاد عن النساء العواجيز هذه المرة؟ |