"الإبقاء" - ترجمة من عربي إلى تركي

• tutmak
• tutmaya
• korumak
• kalmasını
• tutmayı
• tutmanın
• korumaya
• saklamak

Bu birini hapishanede tutmak gibi bir şey. Ama bunu değiştirirsen, tamam mı?
إنه كمثل الإبقاء على شخص فى السجن و لكن إذا قمت بتغيير ذلك

Tek bildiğim, sen kendini bulmaya çalışırken içine dönmeye çalışırken ben burada aileni bir arada tutmak için kıçımı yırttım.
جلّ ما أعرفه أنّني كنت أعمل من أجل الإبقاء على إلتحام عائلتك، بينما أنت كنت تبحثين عن نفسك بالسعي للرؤية.

Yani eğer ışıkları açık tutmak istiyorsak, bizim gerçekten sürekli üretmeye devam edecek bir çözüme ihtiyacımız var.
عليه إذا كنا نريد الإبقاء على الضوء، فنحن بحاجة لحل يضمن التوليد طوال الوقت.

Kendinden geçersen ya da kusarsan... Giysilerini de üzerinde tutmaya çalış.
إذا تقيأت أو حاولت الإبقاء على ملابسك أيضاً

Kafa perfüzyonunu korumak için iki ayrı baypas uygulamam gerek.
لذا في سبيل الإبقاء على تروية الرأس، علي تجاوز دائرتين.

Sizin ve ailenizin... kalmasını istediğiniz hatıraları seçmesi gerekiyor.
أحتاجك انت وأفراد عائلتك لمساعدتي فى انتقاء الذكريات التى تريدون الإبقاء عليها

Bunu bilemeyiz, ancak istediğimiz şeyi yapmak için canlı tutmayı başarabildiğimiz tamamen yaşayan bir beyin olduğunu görüyoruz.
لا أعرف، لكن في الواقع هو دماغ كامل حي استطعنا الإبقاء عليه حيا للقيام بمزايداتنا.

Bazı şeyleri içinde tutmanın kimseye bir faydası olmaz.
الإبقاء عليه داخلك لن يساعدك أو أي شخص آخر.

Bir yaşamı sona erdirmektense korumaya yönelik bir içgüdüydü. O içgüdü olmadan ne uğruna savaşıyor oluruz ki?
غريزة الإبقاء على الحياه بدلاً من القضاء عليها، من دون هذهِ الغريزة، فما الّذي نقاتل من أجله؟

Artık Angel gördü. Bu yüzden onu burada tutmak pek akıllıca olmaz.
لقد قامت بالإتصال ليس من الحكمة الإبقاء عليها هنا

Bu adamların beyinleri, neredeyse bizimkiler kadar büyük ve kardeşlerini hayatta tutmak için tüm yeteneklerini ve sevgilerini kullanıyorlar.
لهؤلاء الرجال والنساء أدمغة بحجم أدمغتنا تقريبا وسيستخدمون كل مهاراتهم وحبهم ليحاولوا الإبقاء على أخاهم حيا

Biz bir söz verdik ve onu tutmak niyetindeyiz.
لقد قمنا بتحقيق الوعد وننتوي الإبقاء عليه

Teraziyi dengede tutmak için, tamam mı?
في سبيل الإبقاء على الأمور في نصاب متّزن، ألا توافقني؟

Her ne kadar bazen bu davranışlar beyhude gibi görünse de moral ve umutları bir seviyede tutmak için son derece önemli olduğuna inanıyorum.
وحتى فى تلك الأوقات عندما تبدو الهجمات عديمة الفائدة فأعتقد أنها ترفع الروح المعنوية لأجل الإبقاء على نوعاً ما من الأمل

Sizler etraftayken rafları dolu tutmak zor oluyor.
من الصعب الإبقاء على كل البضائع جاهزة مع كل الرجال هنا.

Belki beni yiyip vücudumu ele geçirebilmek için burada tutmak istiyorsundur.
ربما ترغب في الإبقاء عليّ هنا حتى يتسنى لكَ أكلي وتتشكل على هيئتي

Çok çok zaman önce, gerçek yaşımda... olmak istediğimi keşfettim ve dimağımı dinç tutmaya çalışıyorum.
لقد اكتشفت منذ زمنٍ بعيد أنني أريد أن أكون بعمري الحقيقي وأحاول الإبقاء على عقلي شاباً.

Taşmezar onu hayatta tutmaya çalışmış olmalı, bu nedenle oldukça uzun sürmüş olabilir.
الساركوفيجس حاول الإبقاء علية حيا لذلك أخذ فترة طويلة

Çünkü statükoyu korumak moda endüstrisinin temsil ettiği şeyin tam tersi.
وذلك لأن الإبقاء على الوضع الراهن هو عكس ما تمثله صناعة الأزياء.

Sizinki ise onları yönetip korumak.
,مهمتنا هي تشغيل تلك الحفارات توجيهاتك هي الإبقاء عليهم

Bana geçmişin ile ilgili anlattıklarının özel kalmasını istediğini anlıyorum.
أفهم أن ما أخبرتني به كان جزءاً من ماضيك تودّين الإبقاء عليه سرّاً.

En iyilerden biridir ama seçeneklerini açık tutmayı sever.
إنه فقط يريد الإبقاء على خياراته مفتوحة لاحظت ذلك

Öncelikle onu hayatta tutmanın peşindeydim.
اهتمامي الأول كان في الإبقاء عليها حية.

Ve kalanlar da barışı korumaya çalışıyor!
والأشخاص الباقيين منهم يحاولون فقط الإبقاء على السلام

Sır olarak saklamak onları etkili yapıyormuş.
الإبقاء عليهم سرًا ساعدهم على الإحتفاظ بقواهم