Tam olarak istediğim şekilde gelişmiyor. | Open Subtitles | هذا ليس بالضبط الإتجاه الذي كنت اتمناه |
Tam olarak istediğim şekilde gelişmiyor. | Open Subtitles | هذا ليس بالضبط الإتجاه الذي كنت اتمناه |
Eğer farelerin gittiği yön bu ise benim için yeterince iyi. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو الإتجاه الذي تسلكه الجرذان سيكون مناسب جداً لي |
Halüsinasyonun ya da gittiği yön üzerinde tam kontrolüm yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديَّ سيطرة كاملة على هلوستك أو الإتجاه الذي تم إتخاذه |
Bir diğer özelliği ise eğilim sensörüydü, yani hangi yöne yöneldiğini biliyordu. | TED | وأحد الأشياء التي كانت بها مستشعر للإمالة، لذا كانت تعرف الإتجاه الذي كانت توجه له. |
Parikrma'ya başladığımız zaman Ne yöne gideceğimiz konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. | TED | عندما بدأنا باركرما لم يكن لدينا أدناة فكرة عن الإتجاه الذي سنسلكه |
Neyse, meğer İspanyol arkadaşla gideceğimiz yön konusunda aynı fikirdeymişiz. | Open Subtitles | Anyway, turns out this Spanish cat and I على أية حال, إتضّح بان القطّة الإسبانية وأنا بأننا لطيفين للغاية مع الإتجاه الذي تحدثنا عنه |
Gemiyi bulduğumda, gittiği yöne doğru gitmeye devam ettim ve onu buldum. | Open Subtitles | حينما وجدت السفينة، ظللت أسير في الإتجاه الذي كانت تحلق فوقه ووجدت هذا. |
Kurt adamları ağılda tutmak için kullandığımız bir alet. Onları gitmelerini istediğimiz yöne göndermeye yarıyor. | Open Subtitles | انها احد الوسائل اللتي كنا نستخدمها لنطوّق المذؤوبين وندفعهم للذهاب في الإتجاه الذي نريد |
Ağlıyor ve annesinin gittiği yöne bakıyordu. | Open Subtitles | يبكي وينظر إلى الإتجاه الذي ذهبت والدته به . |